‘Berlin’de Bergama Müzesine muhakkak git’ diyen dostlarımın bir bildiği varmış.. Tarihimizin nasıl haraç mezat satıldığını göstermesi bakımından ibretlik bir tablo..
Sadece Konya'nın Selçuklu ilçesi Beyhekim Mahallesi'ndeki Beyhekim Camii'nin çini mozaikli mihrabını ve cami kapısını bile gördüğünüzde içiniz gidiyor.. Böyle bir soygun düzeni yok.. Nasıl gelmiş bu koskoca çinili mihrap (fayans) diye baktım.. Meğer 1907'de Almanya’nın Konya Konsolosu Loytvedin tarafından göstere göstere çıkarılmış dışarıya.. Onarım bahanesiyle.. Bir daha kendi topraklarına dönmemiş.. Kültür Bakanı Numan Kurtulmuş’a sordum, ‘Resmen istedik, ama vermediler, çalışmalarımız sürüyor’ yanıtını aldım..
Zeus Sunağı’ndan Agora Kapısına, Uşak halısına kadar daha neler neler.. Çalmışlar resmen.. Fakat altına yazmışlar ki; şu padişah şu kayzere hediye etti falan.. Yani hiç hak iddia etmeyin diyorlar.. Hatta orada turist gezdiren bir Alman rehbere sordum. Dedi ki; Türkiye içindeki topraklarda yapılan kazılardan elde edildi bu eserler, doğru. Fakat o kazılar alınan izinler ve imzalanan bir sözleşme karşılığında yapıldı. Yani eserlerin burada olması yasal.. 'Peki nerede muhafaza ediliyor o sözleşmeler’ diye sordum.. ‘Bakanlıklar iade yazışmalarında belge olarak sunuyor’ yanıtını verdi, sessizce uzaklaştı.. Bize ait olan o eserleri binlerce kilometre uzakta eski bir dostla hasret giderir gibi izledim hüzünle..
Berlin’deki Süryani Metropoliti herkesi ağlattı
Berlin’de Suruçlu Yakup Süryani Kilisesi’ndeyiz.. Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, cuma namazından çıkıp kiliseye geliyor.. Kapıda kendisini karşılayan bir dost.. Almanya Süryani Metropoliti Julius Dr. Hanna Aydın.. “..Burası sizin eviniz” diyor selamlarken Kurtulmuş’u.. Hayatında hiç bu kadar mutlu olmadığını anlatıyor.. İçindeki bayrak aşkını anlatırken o coştu biz ağladık.. “Askerliğimi Malkara’da boru şefi olarak yaptım.. 11 ay boyunca, cumartesi ve pazartesi günleri şanlı Türk bayrağını asıp indirme görevi bana aitti.. O ay yıldızlı bayrağın gölgesi üzerime düştüğünde büyük bir onur yaşıyordum.. Unutulacak bir şey değildi.. Unutamam.. Kırk senedir Avrupa’dayım. Dört üniversite bitirdim.. Hâlâ uykularımdan Türkiye’m, memleketim diye uyanıyorum..” Sadece ülkesi, memleketi de değil.. Hükümeti de alkışlıyor Dr. Hanna Aydın.. “Bugünkü hükümeti çok başarılı buluyorum. Siyasi ve ekonomik bakımdan ülkemi çok ilerilere taşıyorlar.. Size buralarda negatif sorular sorabilirler ama herkes biliyor ki ilerliyoruz. Daha da ilerlemesi için ibadetlerimizle namazımızla duamızla hükümetimizin yanındayız…” Değerli dostlar bu ruhun adı Anadolu Diyasporasıdır. Bu toprakların asli unsurları dünyanın dört bir yanında.. Etnik, dini, mezhepsel hiç farketmez.. Bizi bir yapan değerleri savunan sahiplenen omuz veren insanlar var.. Dr. Hanna Aydın’ın gözyaşlarıyla anlattığı askerlik anısını hafife almamak lazım..