Dünya Kupası eleme grubundaki ilk karşılaşmamız olan Hırvatistan maçı aday kadrosunun açıklandığı andan itibaren futbol kamuoyu olarak kendimizi çok karmaşık bir tartışma ortamı içinde bulduk. Bunun nedeni de Fransa 2016’da başarılı olamayıp gruptan çıkamayan Milli Takımımız’ın tek sorumlusu olarak Fatih Terim’in ülkeye döndükten sonra tek kelime bile açıklama yapmadan görevine devam etmek üzere ortadan kaybolmasıydı.
Ardından Milli Takım aday kadrosu açıklanıp başta Arda olmak üzere Selçuk, Burak, Gökhan, Caner, Hakan Balta gibi önemli oyuncular kadroya alınmayınca da haliyle her kafadan ayrı bir ses çıkmaya başladı. Fatih Hoca’nın maçtan önce yaptığı basın toplantılarındaki açıklamaları da hiç tatmin edici değildi. Öncelikle Fatih Terim’in “Milli Takımımız’ın 2016 Fransa’ya katılmış olması ve Hollanda gibi bir takımın üstünde yer alarak bu turnuvaya gitmiş olması önemli bir başarıdır” sözüne benim katılmam mümkün değil. Fatih Hoca şunu unutmamalı ki, Milli Takımımız o turnuvaya 300 bin nüfuslu küçük bir balıkçı adası olan İzlanda’nın ardından ancak üçüncü olarak ve uygulanan yeni statü sayesinde gidebildi.
Arda Turan’ın Milli Takım aday kadrosuna alınmaması meselesine baktığımız zaman ise tam bir bilgi kirliliği ile karşılaşıyoruz. Şu anda dünya devi Barcelona’da kariyerinin en iyi dönemini geçiren Arda Turan’ı Milli Takım kadrosuna almamış olmayı öyle prim pazarlığı ile filan geçiştirmezsiniz. Eğer ki Arda Turan bizim bilmediğimiz ahlak dışı bir şeyler yaptı ise bu durum açıklanmalı ve bu tartışmalar sona ermelidir.
Evet, Milli Takımımız skor anlamında bu turnuvaya iyi bir başlangıç yaptı. Ancak Hırvatlar’ın bir çuval topunun Milli Takımımız’ın direklerinden döndüğünü, Hakan Çalhanoğlu’nun vuruşunda topun Hırvat oyuncunun kafasına çarparak gol olduğunu, kısacası çok çok şanslı olduğumuzu unutmayalım.
Fatih Hoca maç sonrasında futbolcularımızın koşu mesafelerinin eskiye göre daha üst düzey olduğunu söyledi. Sadece koşarak başarı elde etmek mümkün değil. Milli Takımımız bu sistem ve oyuncu kalitesi ile şanslı olduğunda Hırvatistan ile berabere kalabilir, ancak Kosova karşısında dahi oldukça zorlanır.
Sonuç olarak çok güçlü bir grupta yer almıyoruz. Grubumuzda Almanya, Fransa, İtalya, İspanya gibi takımlar yok. Bu gruptan birinci olarak da çıkabiliriz, beşinci de olabiliriz. Her şey Fatih Terim’in form durumuna bağlı olacak. Umarım şapkadan tavşan çıkartmaya kalkmaz ve doğru işler yaparak Milli Takımımız’ı direkt olarak Dünya Kupası finallerine taşır ve kendi adına bir ilki gerçekleştirir.