Önce dışarıdakilere - içeridekilere:Adınız gibi biliyorsunuz ki, devlet içinde özellikle polis ve yargıda kümelenmiş ve birçok hukuk dışı işe imza atmış bir paralel örgütlenme var.
Adınız gibi biliyorsunuz ki, bu örgütlenme, kendini kolay ele vermeyecek nitelikte ustaca gerçekleştirilmiş.
Adınız gibi biliyorsunuz ki, siz bu devleti yönetiyor olsanız ya da, sizin ülkenizde devlet içinde böyle bir paralel örgütlenme gerçekleşse onunla mücadeleyi, onu tasfiyeyi birinci öncelikli mesele olarak görürsünüz.
Ama Türkiye Cumhuriyeti devleti, normal hiyerarşi dışında işleyen bu yapıyı tasfiye etmeye kalktığında, Tayyip Erdoğan düşmanlığınız her şeyin önüne geçiyor ve o yapı ile işbirliğini tercih ediyorsunuz.
Belli ki bir takviminiz var: Bugün çok güçlü olduğuna inandığınız, hatta Tayyip Erdoğan’a diz çöktürme potansiyeli itibariyle sizden daha güçlü olduğuna inandığınız o yapı ile birlikte, Tayyip Erdoğan’ı çökertme, sonra o yapı ile hesaplaşma takviminiz var.
Normalde Camia’nın “dini boyutu” ile problemlisiniz. Şu anda Camia’nın kullandığı “Kafir, münafık, Yezid” gibi tanımlamaların, tam bir dışlama aracı haline geldiğini bilmiyor olamazsınız, ama bugün onları görme günü değildir, onlar Tayyip Erdoğan’a karşı savaşın aracı olarak kullanıldığı ölçüde zararlı olmaz, “İslam’ı İslam’a karşı kullanmak” bile bir stratejik anlam taşır, yeter ki, bu kullanıma açık yapılar bulabilesiniz.
Ve şimdi Camia, size böyle bir imkanı mebzul miktarda sunuyor.
Gündeminizdeki ana soru şu:
- Tayyip Erdoğan’ı ve arkadaşlarını ne yapmalı?
Siyasi hayata girdiğinden bu yana halkın ciddi desteğine sahip, bu desteği güç geçtikçe artan, takılan çelmelerle yere düşmek yerine güçlenen bir Türkiye ve İslam dünyası fenomeni... Dünyadaki çarpık düzeni sorgulayan, insanlık erdemine sahip çıkan Tayyip Erdoğan’ı ne yapmalı?
Ve Camia’ya:
Camia’nın içinde bir soru cümleciği oluşuyor mu bilmiyorum ama, “biz neyi oynuyoruz yahu” diye soruverseler, balon patlayacak, büyü bozulacak, kralın çıplak olduğu anlaşılacak.
Yüzünüzü kim okşadı arkadaş bir baksanıza.
Yüzünüz kimin avuçları arasında?
Amerika’dan Avrupa’dan salvolar geliyormuş Tayyip Erdoğan’a karşı. Belli ki Avrupa - Amerika’da at koşturan lobiler, sorgulanmayı sevmezler, hep sorgularlar.
İçerden nasıl çökertilir bir mazlum dünya yükselişi?
Tayyip Erdoğan nasıl okunuyor AB kulislerinde acaba?
Ve Camia, bu okunuşun neresinde rol üstleniyor?
Yaşanan olay, üç dünyayı tabak gibi ortaya çıkarmış bulunuyor:
Birisi Türkiye’yi denetleyememekten rahatsız olan ve onu terbiye edebilmenin yollarını arayan uluslararası odaklar... Diğeri içerde Hükümetle mücadeleyi, bu uluslararası odakların desteğinde sürdürmeye çalışan Camia. Bir üçüncü gruptan daha söz etmek mümkünse, orada da, bugüne kadarki misyonları islami gelişmeleri tehlike olarak nitelemekten ibaret olan ve Camia ile ittifak görüntüleri sergileyen çevreyi görmekteyiz.
Ben, uluslararası odakların Tayyip Erdoğan rahatsızlığını anlayabilirim. Onlara Sisi ve benzerleri lazım.
Aynı şekilde içerdeki islamofobik lobilerin Tayyip Erdoğan’ı devirme özlemlerini de anlayabilirim.
Bunların alabildiğine pragmatik davranmaları ve her çevreyi kullanma, her çevre ile el ele tutuşma oportünizmini de anlamak mümkün.
Burada en çarpık olan, dini zeminden gelen ve 10 yıl boyunca Tayyip Erdoğan’ın “Alnı secdeye gelen insanlar” nitelemesiyle “en çok himayeye mazhar” muamelesi gören, bu şekilde kendi gücünü defalarca katlayan bir yapının, gidip hiç de “alnı secde görmeyenler”le aynı mevziye girip, savaş yürütmeye çalışmasıdır.
Bu bana, Bizans’la işbirliği yapmak gibi görünüyor.
Gerçekten tarihi bir kırılma yaşıyor Türkiye’deki islami zemin.
Bana söyleyin, Tayyip Erdoğan’ı çökerttiğinizde dünya Müslümanlığı ne kazanacak?
Ya da acaba “Müslümanlığın kazanması” gibi bir hesabımız yok mu?
Ya da acaba, dünyada İslam’ın hiç kazanmaması yanında rol üstlenen odaklarla işbirliği ne anlama geliyor?
Ya da, Türkiye’de tüm dini yapılardan soyutlanıp, İslamofobik çevrelerle yan yana dizilmenin meşruiyyet zemini nedir?
Camia’nın zaafa uğraması durumunda Müslümanlık ne kazanacak sorusu sorulursa, onun için de not düşeyim:
Keşke bu süreç, Camia’nın paralel yapı boyutunun tasfiye edilip, Müslümanlık ve iyilik hareketi damarının diri kaldığı bir sulhla sonuçlanabilse... Ama öylesine bir çıkmazın içine girildi ki, çıkabilene aşk olsun.