Libya’da Kaddafi devrileli ne kadar oldu? Ağustos 2011’den bu yana hayli zaman geçti. ‘Kurtarılmış Libya’da kurtarılan tek şey petrol; onu önce Fransızlar, sonra Amerikalılar kendileri için kurtardı. Başka? Ülkenin bir yığın suçlamaya muhatap başbakanı Ali Yezdani tam tutuklanacakken ortadan kayboluverdi...
Ülkenin bir parlamentosu, bir hükümeti var, ama çeteler devletten daha güçlü...
Geçirdiğimiz üç yılı Libya’dan gelecek ifşaatlara kulak vererek geçirdim; derin bir hayal kırıklığı yaşayarak... Sağlığında Batılıların ‘günah keçisi’ durumundaydı Kaddafi; dünyanın neresinde kanlı eylem yaşansa hepsinden Kaddafi suçlanırdı. Ortadoğu’da... Afrika’da... Avrupa’da...
Almanya’nın Berlin kentindeki bir diskotekte patlayan bomba olayı (1986) sözgelimi... Ya da, İskoçya’nın Lockerbie kenti üzerinde uçarken patlayan bombayla düşen ve içindeki 243 yolcu ile 16 mürettebatın hepsinin yerdeki 11 kişiyle birlikte hayatlarını kaybettiği 103 sefer sayılı PamAm uçağı (1988) olayı...
Nasıl planlamış Kaddafi bu eylemleri? Kimleri kullanmış da eylemler başarılı olmuş?
Herhalde bunları yalnız ben merak etmiyorumdur; her iki olayda ölen kurbanların yakınları da, taze olduğu dönemlerde neredeyse her gün gazeteler ve televizyonlarda ele alındığı için dünyanın dört bir tarafındaki meraklı insanlar da bunları merak ediyordur...
Biliyorum, biliyorum; olayların fâillerinin bulunduğunu, yargılandığını, cezalandırıldığını sanıyorsunuz...
Valiz PA103 uçağına bombalı Frankfurt’ta yüklenmiş; soruşturma bunu tespit etti. Oraya da KM180 uçağıyla Malta’dan ulaşmış... Batı “Bu ne vahşet!” diye ayağa kalkıp, ‘olağan şüpheli’ olarak Kaddafi’ye yüklenince, Libya’ya çok ağır ambargolar konuldu. Adamı o kadar zorladılar, o kadar sıkıştırdılar ki, nefes alamaz ve uçaklarını kendi hava sahasında bile uçuramaz hale gelen Kaddafi, 2003 yılında, Lockerbie üzerinde düşen uçağa yapılan bombalı eylemin sorumluluğunu kabul etti. Kurbanların ailelerine toplamı 1.7 milyar dolar tutan yüklü tazminatlar ödedi Libya...
“Kim yaptı?” sorusuna cevap olarak da Libya istihbaratından Abdelbaset al-Megrahi öne sürüldü. Adam “Suçsuzum, hiç ilgim yok” dese de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde yargılanıp suçlu bulundu. Ağır hastalığı yüzünden serbest bırakıldığı 2009 yılına kadar dokuz yıl cezaevinde kaldı Megrahi; kısa süre sonra Libya’da öldü zaten...
Lockerbie’de düşen uçakta kızını kaybeden Dr. Jim Swire, olayın 25. yıldönümü vesilesiyle düzenlenen törende yaptığı konuşmada, İngiliz hükümetini bu büyük trajediyle ilgili bütün gerçekleri açıklamamakla suçladı geçen yıl... Katılanları dehşete düşüren bir şey daha dedi Dr. Swire: “Megrahi benim dostumdu, kızımı öldürmüş olamaz...”
Ayrıntılı bilgiler vermemin sebebini sanırım anladınız: O kadar kişinin hayatını kaybettiği olay hâlâ bir sis perdesi altında; Kaddafi ölmüş, devletinin bütün belgeleri ‘kurtarıcı’ grubun eline geçmiş, ama eylemlerle ilgili bilinmeyenler hâlâ bilinmiyor...
Merak da mı etmiyor istihbarat örgütleri? MI6, Deuxième Bureau, CIA, FBI ayrı ayrı soruşturmuştu olayı; “Acaba atladığımız bir şey olmuş mu?” diye ele geçen belgelere bakmazlar mı; bu kadar mı meraksız bu örgütlerin yöneticileri?
Fransız gazeteci Annick Cojean başka dillere de çevrilen ‘Gaddafi’s Harem’ kitabı için Kaddafi’nin genç kızlar peşinde koşan bir ‘avcı’ olduğunu araştırdı. Aynı konuda ‘Mad Dog: Gaddafi’s Secret World’ belgeselini BBC gündeme taşıdı.
Esas merak edilmesi gereken Lockerbie konusunda ise en ufak bir resmi açıklama yok... Etraftan “Neden yok?” sorusu hiç eksilmediği, hatta beklenti iyice tavana vurduğu halde...
Sanıyorum meraksızlıktan değil, belge bulamadıkları içindir...
Nereden mi biliyorum? Şimdilerde Batı medyasında, Lockerbie olayı sebebiyle başka bir ‘olağan şüpheli’yi topun ağzına yerleştirmeyi amaçlayan haberler çıkmaya başladı da oradan...
Hiç utanmaları yok bunların...