Önce dün başlayan harekâtın siyasi yapıdaki sarsıntısını söyleyeyim.
Fırat’ın doğusuna harekât, CHP, HDP, İYİ Parti ve Saadet Partisi bloğunu şimdiden parçaladı.
Irak ve Suriye'ye sınır ötesi operasyon konusundaki tezkere; HDP’yi savurdu gitti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında tezkere kararı için "İçimiz yana yana evet diyeceğiz" açıklaması yaptı.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener; “Fırat’ın doğusuna girip, terör koridorunu yararak YPG, PKK ve PYD’yi oradan atarak Trump’ın hadsiz sözlerini yüzüne vurmak zorundasınız” dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli ise; “Muhalefet partileri bile neredeyse askerlerle birlikte Suriye’ye girecekler. Bu tezkereye 'evet' derseniz bir kez daha savaş ve işgal suçuna ortak olacaksınız” diye konuştu.
PKK’nın/Kandil’in partisi HDP; Türkiye’nin, güvenliği için yaptığı harekâta “işgal” diyor.
HDP, Türkiye’nin partisi değildir. 31 Mart seçimleri öncesinde “Kürdistan’da biz kazanacağız, Türkiye tarafında da AK Parti ve MHP’ye kaybettireceğiz” diyenler bunlardı.
Biz o zaman, CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi yöneticilerine, “Bu bölücü lafa bir cevap verin, susmayın” diye seslendik ama seçim kazanma uğruna, Erdoğan düşmanlığı ile sustular.
Şimdi HDP ile öyle bir yol ayrımına geldiler ki, artık susamazlar…
Muhalefet bloğu, “Millet İttifakı” ismini aldığı günden beri milletimize ait ortak değerler ittifakı değildi. HDP’nin olduğu yerde ortak vatan, aynı bayrak, tek devlet, milli ve manevi değerler ittifakı olabilir mi?
Bu bloğu bir araya getiren ve bir aradaymışlar gibi gösteren; Erdoğan düşmanlığıydı.
Fırat’ın doğusuna yapılan Barış Pınarı Harekâtı, Cumhuriyet tarihinin en büyük, en önemli askerî operasyonudur.
Türkiye nihayet 35 yıl sonra bölücü terör örgütü PKK’yı içeride ve dışarıda bitirme/imha etme hamlesini yapmıştır.
15 Temmuz’daki diriliş şahlanışı, sadece FETÖ ihanetini değil, aynı merkezlerden kontrol edilen, kullanılan diğer ihanet şebekesi PKK’nın da varlığımız ve bekamız üzerindeki tehdidini bitirecektir.
FETÖ ve PKK, Büyük Türkiye’nin önüne çıkartılan Haçlı engelleridir. Bizimle müttefik/dost görünüp bu ihanet yapıları ile bizi meşgul ettiler, enerjimizi, milli potansiyelimizi, huzurumuzu darbelediler. Türk-Kürt, laik-dindar, Sünni-Alevi çatışmaları için vesayet rejimlerini, cuntaları, darbeleri devreye soktular.
Başka hiçbir millet, bu kadar saldırıya, ihanete rağmen ayakta kalamazdı. Dualı milletimiz, yeniden kendisi olarak bir daha ayağa kalkıyor.
Trump şöyle demiş, böyle demiş. İşin neticesi önemlidir, lafa bakılmaz.
Şanlı Türk ordusu, askerî kabiliyetlerini en yukarılara taşıyan cephe tecrübesi ile yeni destanlar yazıyor, milletçe biz buna bakarız…
Suriye’de, yok oyuna geliyormuşuz, yok girdabın içine çekiliyormuşuz, yok ABD ile Rusya arasına sıkışmışız… Mehmetçik ilerliyor ya birileri doğrudan karşı çıkamadığı için, kendilerini için için yiyorlar.
Washington portakalı bile “Durun bakalım, Trump yeşil ışık yaktı ama bakalım ABD Dışişleri Bakanlığı ne diyecek, Pentagon ne diyecek? Sonra bak Trump ağız değiştirdi işte…” diye kekeleye kekeleye “Şu Suriye’ye Mehmetçik girmese be…” demeye getirip durdu…
Hasedinizle, kibrinizle ezilin, küçülün…
Bütün dertleri Erdoğan. Bütün dertleri Cumhur İttifakı. Suriye zaferleri, Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemini güçlendirecek diye kâbuslar görüyorlar…
Sen yürü Mehmedim. İlerle sen kahraman ordumuz.
Aziz milletimiz seninle. Dualarımız seninle.
Ya Rabbi, galip et çünkü bu son ordusudur İslâm’ın…