Herkes ağzından çıkana dikkat etmeli.
Hele Cumhurbaşkanımızı savunuyor gibi görünenler bin kat daha dikkat etmeli.
Tehdit dili bize yakışmaz.
Bizi tehdit edenlere ağzının payını hukuk içinde vermesini biliriz elbette.
Kendi hukukumuzu aslanlar gibi korumasını da.
Tehdit korkakların işidir.
Başkalarının hak ve hukukuna asla tecavüz etmeyiz.
Başkalarının hukuku, bizim hukukumuzun bir parçasıdır.
Esas adamlık ve Müslümanlık, başkalarının hukuku söz konusu olduğunda kendini belli eder.
Karşımızdaki düşman canavar bile olsa biz ona benzemeyiz.
Zira biz biliriz ki düşmanımıza benzediğimiz gün kaybederiz.
Ahlaken kaybederiz.
Biz adalet için varız.
Biz hak ve hukuk için varız.
Biz savaş halinde bile masum insanların elinden selamette olduğu/olacağı kimseleriz.
Barış dönemlerinde de savaş dönemlerinde de emin sıfatına gölge düşürmeyen insanlarız.
Bizi biz yapan bu ahlaki ve imani farklılığımızdır.
Kendimiz için ne istiyorsak başkaları için de onu isteriz.
Bize yapılmasını istemediğimiz bir şeyin başkalarına da yapılmasını zinhar istemeyiz.
Bizim ahlaki üstünlüğümüz bu anlayışımızdan gelir.
Savaşı asla temenni etmeyiz.
Lakin savaşa mecbur bırakıldığımızda da kutsallarımızdan asla ödün vermeden kendi hukukumuzu aslanlar gibi korumasını biliriz.
Şehitlik o yüzden yüce bir makamdır.
Lakin biliriz ki aslolan yaşamak ve yaşatmaktır.
Savaşın bir hukuku ve ahlakı vardır.
Merak edenler Muhammed Ebu Zehra’nın İSLÂM’DA SAVAŞ KAVRAMI adlı eserine başvurabilirler.
Biz, başkaları yapsa bile harp meydanında olmayanları öldürmeyiz.
Şehirleri yakıp yıkmayız.
Şehirlerde yaşayan masum sivil insanlara zarar veremeyiz.
Onların üzerine ölüm bombaları yağdırmayız.
Din adamlarına ve mabetlere zinhar ilişmeyiz.
Esirlere asla işkence etmeyiz.
Bizim ahlaki üstünlüğümüz işte bu ilkelerimizden gelir.
Biz terörist değiliz.
Kadın-çocuk demeden her önüne geleni öldürmekten kaçınmayan katiller sürüsü değiliz.
İslâm’daki cihat anlayışının da savaş hukukunun da terörizmle, kör bir intikamcılıkla, talan ve çapulla zerre miskal alakası yoktur.
Kim ki cihat ve savaş hukukunu bu marazi zihniyetlerin ürünü gibi göstermeye kalkışırsa, yani söz ve davranışlarıyla böyle bir algının oluşmasına sebebiyet verirse bilesiniz ki onlar en başta İslâm’a zarar verirler.
Hiç kimse kahramanlık taslayayım derken kutsallarımıza gölge düşürmeye kalkışmasın.
15 Temmuz darbe girişimine nasıl direndiysek yeni bir darbe kalkışmasına karşı da ölümüne direnmesini biliriz elbet.
Bu konuşulacak bir konu değildir.
15 Temmuz’daki ölümsüz direnişimiz üzerinden nefislerine paye çıkartıp kahramanlık taslayanlar bilesiniz ki manen ölü hükmündedirler.
Her şey Allah için ve Allah’ın öngördüğü çerçevede olmalı.
Allah için yapanlar nefislerine paye biçmezler ve nefisleri için güç ve makam devşirmeye zinhar yeltenmezler!
Allah için yapanlar sadece Allah’tan dilerler ecirlerini.
Gayrısı İslâmi olmaz!
Biz Allah için, kutsallarımız için, ülkemiz ve vatanımız için vakti geldiğinde yapılması gerekeni yaparız.
Yapacaklarımız üzerinden konuşmayı da, yaptıklarımızla övünmeyi de doğru bulmayız.
Üzgünüm...
“Yok listeler hazırmış!”
“Yok herkesi fişlemişiz!”
“Yok darbe yaparsanız kadınlarınızı ve çocuklarınızı bize karşı nasıl korursunuz!”
Bu lafların hiçbiri bizim inancımızla/kutsallarımızla bağdaşmaz.
Kadınların ve çocukların adının anılması dahi tüyler ürpertici bir vahşetin tanımı.
Ne yani bir darbe olduğunda biz elimizdeki listeye bakıp evlere mi dalacağız, o evlerde kadın-çocuk demeden katliam mı yapacağız?
Sizi bilmeyiz beyler, ama biz bu değiliz!
Milletimizin genlerinde de, geleneğinde de terörizm yoktur.
Aklınızı başınıza toplayınız beyler!
“Hele Cumhurbaşkanımızın kılına dokunun da görürsünüz!” diye başlayan ve “işte o vakit kadınlarınıza ve çocuklarınıza varıncaya değin!” diye noktalanan vahşet naraları atmak Cumhurbaşkanımızın şahsında temsil edilen değerler sistemimize indirilmiş en ağır darbelerden biridir.
Cumhurbaşkanımız bu lafların sahiplerini zinhar kendinden bilmez!
Kim ki böyle yapmaya kalkışırsa karşısında en başta Cumhurbaşkanımızı ve cümlemizi bulur biline!