Yasin, takım elbisesi askıda, cebinde o şehadet bayramından kalan adresler. Et dağıtacağı adresler.
Ve o takım elbiseyi sensizliğe giydirmiş annen.
Bugün bayramın ikinci günü. Senin merhametini hatırlamak en hüzünlü bayram harçlığı. Yaşı kadar bıçak darbesi almış gövdendeki acıyı tahmin edemeyiz lakin biliyoruz ki bir fatiha sessizliği, ruhunda bahçe kapısı.
Bir mazlumu sevindirmenin en güzel tarafı zalimini üzmektir.
Üzeceğiz Yasin. Seni unutmuyor oluşumuz bile zalimine işkence.
Kurban poşetindi kan torbalarını çıldırtan.
Bir kursağın doymasından rahatsız olanların şerefe haysiyete açlığını nasıl giderecek iyi kalpli çocuklar?
Bilmiyorum ..
Tek bildiğim "Vardığın cennetle avunuyor oluşumuz iman, yokluğunun acıtması da insanlığımız".
....
Ve yine de.
Biz kazandık Yasin..
Seninki gitmek değil Yasin seninki hicret. Biz kazandık Yasin. O gürül gürül merhamet akan gözlerini bir kez daha kapatıyoruz. Biraz daha sakiniz Yasin. Sana esen Fatiha, gürleyen şehadet.. Sana sessiz kalanın vicdan azabı çığlık çığlığa! Sana susan zaten hakikate susmuş. Annen içine akan hüzün ırmağı, babanınsa seninle her anısı taze ekmek gibi. Kardeşlerinse senden kalan ama hiç eskimeyen merhametini giymişler yürüyorlar o sokaklarda.
Biz kazandık Yasin.. Acında müebbet yaşayan annenin şükür secdesindeyiz. O zılgıtlarla köpek dişleriyle senin hayallerine dalanlar kaybetti. Biz kazandık.
Gürül gürül sessizlik. Hatırlamaya kalksan yine uyursun. Vicdan bulunduğu yerden hayvan cüsselerden de şikayetçi. İnsaf, gıcır gıcır hiç kullanılmamış. Bir acı tazeyken herkesin, soğuyunca hiç kimsenin. Anlıyoruz.