Cemaat-FETÖ bahsinde konuşurken şu husus dikkatimi çekti: Siz ne derseniz deyin, pusuda yatan o birileri sözlerinizi istedikleri yere çekerek itibarsızlaştırmaya çalışıyor.
Siz parmaklarınızla ayı işaret ederken, onlar parmaklarınızı göstererek asıl göstermek istediğiniz gerçekliği gizlemeye çalışıyorlar.
O yüzden "Cemaat-FETÖ" kategorisiyle neyi kastettiğimi açmam lazım.
***
FETÖ denilen ihanet şebekesinin çeşitli evreleri var: Kuruluş, büyüme, gelişme, açılma vs...
Her evrede büründüğü kılıklar var.
Amacına ulaşmak için her yolu mubah gören ve her kılığa girmeyi meşru sayan bir anlayış/tarz söz konusu.
Kuruluş ve gelişim sürecinde bir bakıyorsunuz ağırlıklı olarak eğitimi önceleyen dini bir cemaat görünümünde.
"Altın nesil" yetiştirmek tek hedefleri.
"Cemaat" veya "hizmet hareketi" olarak görüldükleri o dönemlerde gerçek niyetlerini görenler oldu elbet.
Lakin toplumun kahir ekseriyeti onlara yönelik eleştirilere/suçlamalara inanmadı.
Çünkü görünen yüzleri çok farklıydı.
Eleştirenler gerçek niyetlerine yönelirken, toplum büyük ölçüde görünen yüzüne bakarak destek sundu.
Buna siyaset kurumu ve siyasetçiler de dâhil.
Rahmetli Özal, Demirel ve Ecevit gibi...
Bütün partilere ustalıkla sızdılar.
İktidardaki bütün partiler ile ilişki kurdular.
Karşılıklı bir destek ilişkisi geliştirdiler.
AK Parti'nin kuruluş sürecinde değil ama iktidar aşamasında önce yanaşma siyaseti izlediler.
AK Parti'nin gidici değil kalıcı olduğunu gördüklerinde de iktidar gücünden yararlanıp palazlanma siyaseti takip ettiler.
Desteklerini her düzeyde açığa vurdular ve daha içerden bir ilişkilenme yoluna gittiler.
Bu süreçte ilk olarak kendilerini iktidarın bir parçasına dönüştürdüler.
Kademeli olarak da iktidar üzerinden asıl kendi iktidarlarını kurma stratejisi izlediler.
Ve bunda başarılı oldular.
Benim bir televizyon programında "koruduk kolladık" derken kastettiğim buydu.
Henüz "cemaat/hizmet hareketi" olarak görünüp bilindikleri o süreçteki işbirliğine yaptığım vurgu, haddizatında herkesçe bilinen bir gerçeğin ifadesinden ibarettir.
Bu yapının gerçekte kendini çok iyi kamufle eden bir ihanet örgütü olduğu gerçekliğinin bizim tarafımızdan fark edilmesi 7 Şubat MİT kriziyle mümkün oldu.
17/25 Aralık süreci ise bu gerçekliği görmenin somut bir göstergesi oldu.
Gördük ki karşımızda yabancı güçlerin kullandığı son derece tehlikeli bir istihbarat ve terör örgütü var.
FETÖ gerçekliğini fark ettiğimiz andan itibaren hem yolumuzu ayırdık hem de köklerini kazıma sürecini başlattık.
Benim anlaşılsın diye kullandığım "cemaat-FETÖ" kategorizasyonu bu ihanet örgütünün en baştan itibaren bir istihbarat ve terör örgütü olduğu gerçekliğini inkâr üzerine oturmuyor.
Yani bu sözlerimle ben, "Bunlar ilkin dini bir cemaat veya hizmet hareketi idiler. Sonradan FETÖ oldular" demiş olmuyorum.
Biz gerçekliği geç fark ettiğimiz için eleştirilirsek bundan rahatsızlık duymayız.
Bu hain örgütü "cemaat" kılığında göründüğü süreçte koruyup kolladığımız için eleştirilirsek buna bir itirazımız da olmaz.
Bizi, bir adım daha ileri giderek, "Sizi bu F tipi yapıya dikkat edin diye uyardığımızda kulak asmadınız ve bu yapıya desteğinizi sürdürdünüz" diye suçlayanlara da haklarını teslim ederiz.
“Keşke bu gerçekliği daha önce görseydik” der, özeleştirimizi veririz.
Liderimizin yaptığı gibi halkımızdan özür dilemekten de geri durmayız.
Lakin bizi bu tehlikeli örgüt, yani F tipi konusunda uyardığını söyleyenlerin, bizim geç de olsa bunun farkına vardıktan sonra bu ihanet şebekesinin köklerini kurutmaya çalıştığımız süreçte birden ağız ve saf değiştirip karşımıza dikilmelerine peki ne demeli?
Hepsinin birden FETÖ destekçisi çıkmaları elbette manidardır.
FETÖ ile hesaplaşacağız iddiasıyla ortaya çıkanlar nedense FETÖ'nün sağladığı destekle iktidarla hesaplaşma yoluna gittiler.
Yani alenen FETÖ'yü koruyup kolladılar.
Erdoğan/AK Parti düşmanlığında aynı cephede buluştular.
Ergenekon sürecinde rahatsızlık duydukları FETÖ tapelerini, sonrasında FETÖ'nün kökünü kazımak için cesaretle ortaya çıkan Erdoğan'a ve AK Parti hükümetine karşı tepe tepe kullandılar.
15 Temmuz alçak darbe girişimi sonrasında bile "mağduriyet edebiyatı" veya "tertip/kontrollü darbe" söylemi üzerinden FETÖ'yü korumaya ve kollamaya devam ediyorlar.
Sonra utanmadan kalkıp benim laflarım üzerinden FETÖ'nün değirmenine su taşıyan bir anlayışla tepinip duruyorlar.
İhanet ortaya çıktığında görülür.
Biz gördüğümüzde gereğini yaptık.
Ya siz ne yaptınız, ne yapıyorsunuz?
Sizi gidi kriptocular sizi!