Saatte 84 kilometre hızla esen rüzgarda İstanbul’da hayat felç olurken, Filipinler 315 km hızdaki fırtınayı yaşadı. Karada hiçbir yapının karşı koyamadığı felaketten tek kurtuluş yolu, yer altı sığınakları...
Süperliği yıkıcılığından geliyor... Henüz (yazıyı kaleme aldığım gün) sonuçlar resmiyet kazanmamış olsa da yaklaşık 10 bin can kaybının yaşanmış olabileceğinden endişe edilirken, 700 bine yakın insan evlerini terk etmek zorunda kalmış...
105 milyon nüfusuyla dünyanın en kalabalık 12’inci ülkesi olan ve 7 bin 107 adalık Filipinler doğal afetle mücadele sınavı veriyor bu günlerde... Şu ana kadar yaşananlar ve ülkedeki vahim tablo da bu sınavdan geçme şansının olmadığını açıkça gösteriyor aslında. Yaşanan doğal afetle mücadele gerçekten kolay değil. Süper tayfun denmesinin sebebi de bu. Aslında adı Haiyan Tayfunu... 3 Kasım’da oluşmaya başlayan Haiyan, 11 Kasım’da artık ömrünü tamamlamıştı. 1 hafta içerisinde hızı saatte 315 km hıza ulaşan ve beraberinde okyanus suyunu da katarak sürükleyen tayfun, çok sayıda ev, okul hatta havalimanını bile yerle bir etmiş durumda.
Tayfunlar bizim siklon dediğimiz olayın Pasifik Okyanusu’na kıyısı olan Asya ülkelerince verilen adıdır. Olay meteorolojide ‘siklon’ oluşumudur aslında. Okyanus yüzey suyu sıcaklıkları ile hava sıcaklıkları arasındaki fark arttıkça, siklon sezonu da açılır. Bahar dönemleri tam da sezonudur bu hava olayının. Suyun havaya göre daha geç soğuması böylesine güçlü bir doğal afete neden olabiliyor. Atmosferin nem yükünün artması, ortasında basıncı oldukça düşük bir alanın oluşmasına ve çevredeki daha yüksek basıncın bulunduğu hava parselinin ortadaki düşük basınç merkezi çevresinde yukarıya doğru kuvvetli bir dönüş hareketi yapmasıyla başlar. Ilık hava yukarıdaki soğuk havanın üzerine hızla çıkma eğilimi gösterir ve siklon oluşmaya başlamıştır.
Ortasındaki göz de basıncın düşük, rüzgarın sıfır olduğu alandır. Etrafındaysa kıyametin koptuğunu gösterir bize. Ömrü ortalama 7-10 gün olan siklonlardan kaçmak mümkün değildir. Yeraltı sığınakları en uygun kaçma yöntemi olabilir. Camların, ağaçların, arabaların, kamyonların hatta evlerin bile dayanma gücü yoktur siklonlar karşısında... Hele de Haiyan gibi 5. seviye siklonun de olunca direnmek imkansızdır. Yeraltı sığınakları tek kaçış yolu olabilir sadece.
Bizim için tasavvuru biraz zor aslında... Saatte 315 kilometre hızla esen rüzgarı bugüne kadar esen en sert rüzgarın saatte en fazla 84 kilometre olarak ölçüldüğü İstanbul’da yaşayarak anlamamız biraz güç tabii. Türkiye’de bugüne kadar kayıt altına alınmış en kuvvetli fırtınaların hızı saatte 180 kilometreyi geçmiyor. O da çok nadiren yaşanmış. En kuvvetli rüzgar 1978’de Tokat’ta, hızı saatte 176 km olarak kayıtlara geçmiş. Dolayısıyla saatte 315 kilometreyi hayal edebilmemiz mümkün değil.
Hatta bu yüzdendir ki Türkiye’de siklonlar çok fazla bilinmez ve önemsenmez. Oysa ki tarihinin en şiddetli siklonlarından birini yaşıyor Filipinler. Tayfun uyarıları başladığında pek çok insan okul, kilise, resmi daire gibi binaları sığınak olarak kullanmış olmasına rağmen 10 bine yakın can kaybının olabileceği belirtiliyor. Tayfunla beraber 15 metrelik dalgalarla sular altında kalan yerleşim yerlerinde sığınaklar da güvenli ortam olmaktan çıkmış belli ki...
Doğal afetler dünyanın hiçbir yerinde sürpriz değildir. Daha önce çok defa yaşananların tekrarıdır sadece. Tarihin tekerrürüdür bir anlamda... Tarihten, tecrübelerden ders almayanlar için ise bir kıyamettir, bir felakettir, bir süper tayfundur.