Anderlecht karşısındaki Galatasaray, son yıllarda izlediğim en etkisiz, en ne yaptığını bilmeyen, kondisyonu eksik, sahaya dizilişi yanlış takımdı. Burak ve Selçuk, her zaman olduğunca, etkisizdi. Selçuk aşağı yukarı bir buçuk yıldır futbol oynamıyor. Ama gerek Mancini, şimdi de Prandelli, boş gözlerle onu izlemeyi sürdürüyor.
Burak, bana Attila İlhan'ın şiirini hatırlatıyor: Ofsayt, ben sana mecburum! Bir futbolcu, bunca yıl top koşturup hala oynadığı her maçta en az 5 kez ofsayta düşer mi? Ama Burak'ın böyle garip bir tutkusu var işte... Yenilgiden kurtaran golü attı ama; boş kaleye... O kadar da olsun artık!
Dünya alem, buna Anderlecht de dahil; futbolun kanatlardan oynandığını biliyor. Ama Galatasaray hala göbekten duvar paslarıyla futbol oynamaya çalışıyor ve gol arıyor. Bu kadar etkisiz ve bu kadar adamsendeci bir futbolu milyonlarca Galatasaray taraftarı kesinlikle hak etmiyor. Prandelli'yi suçlayacağım ama suçlayamıyorum. Çünkü bir futbolcunun hadi mesleğine değil; kendisine saygısı olmalı. Hem milyonlarca euro alacaksın, hem de sahada böyle gezinip duracaksın. Buna ayıp denir. Dünyanın başka hiçbir mesleğinde çalışmadan bu kadar para kazanan yoktur.
Geldiğinden beri beğenilmeyen, hatta hep gönderileceklerin başında yer alan Chedjou, geçen sezonun ikinci yarısından beri bu takımın en formda ismi. O kadar hücum silahı yan gelip yatarken, Burak'ın golünün asistini yapması, Chedjou'nun hem kalitesinin ispatı, hem de arkadaşlarının ne halde olduğunun göstergesi...
Galatasaray'ın gönderdiği Amrabat ve Riera'nın, takımda tuttuklarından çok daha etkili oldukları da bir gerçek. Telles ve Bruma, iyi bir Avrupa takımının alt yapısında hala oynuyor olurlardı.
Dzemaili ve Pandev, kötü futbolcular değil. İkisinin de takıma alışmaları için biraz zaman gerekecek.
Galatasaray toparlanır mı? Kağıt üzerindeki takıma baktığınız zaman toparlanmaması için hiçbir neden yok. Ama önce futbolcuların top oynamak istemesi gerekiyor. Bu da şu an için biraz zor.