Biten, hainler, virüsler, darbecilerdir; kahramanlar vatanı ve milleti için destan yazmaya devam ediyor.Türk Silahlı Kuvvetleri FETÖ’cü hainlerden temizlendikçe güç kazanıyor. Virüslerden temizlenen bünye daha kuvvetli hale geliyor.
ABD, Suriye’deki planlarını ÖSO’yu yetersiz gördüğünden veya başka hesapların peşinde olduğundan PYD üzerinden yaptı. Özellikle Türkiye’nin Suriye sahasında birlikte hareket tekliflerini ciddiye almamasında 15 Temmuz sonrası TSK’ya yönelik benzer bir küçümseme tavrı içinde olmasının da etkisi vardı.
ABD’li stratejistlere göre ne Türkiye istediklerini yaptırabilecek bir konumdaydı, ne Türk ordusu oyun değiştirecek bir güce sahipti. Fakat fena halde yanıldılar…
İşte bu küçümsenen TSK ve işbirliği halinde olduğu ÖSO bugün Afrin’de dünya üzerinde çok az ülkenin (ordunun) yapabileceği bir harekâtı gerçekleştiriyor.
Türkiye’nin hem Suriye denkleminde hem bölgesel düzlemde yadsınamaz bir aktör olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Astana ve Soçi süreçleri diplomatik zeminde, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtları askeri zeminde bu etkiyi yaptı.
Türkiye’nin Ortadoğu’da sadece yumuşak güçle (softpower’la) bölge halklarının gönlünü kazanmadığı, aynı zamanda askeri kapasitesi ve kabiliyetleriyle görmezden gelinemez bir güç olduğu daha iyi anlaşıldı.
Büyük kapasitelere sahip ordular vardır ama aynı düzeyde hareket kabiliyetine, vurucu güce, kurmay zekâsına, cehd aşkına, mücadele azmine ve savaşma cesaretine sahip değillerdir. Türk ordusunun kahramanlığı sayısal durumundan değil sahip olduğu askeri ruh’dan gelir.
Bu yüzden Türk Silahlı Kuvvetlerini ‘bitmiş, tükenmiş, paralize olmuş, etkisini yitirmiş’ gibi göstermeye çalışanlar bir kez yanıldılar. Sivil iktidarın emrinde olan, milletiyle bütünleşen, içindeki hastalıklı yapılardan arınan bir ordunun neler yapabileceği, ne tür başarılar kazanabileceği daha iyi görüldü.
Evet FETÖ’cü hainlerin 15 Temmuz kalkışmasından sonra ordudan sayısal olarak önemli tasfiyeler yaşandı. Ama TSK içindeki vatansever, devletine ve demokrasiye bağlı askerler daha büyük bir eforla bu açığı kapatmak için canlarını dişlerine takarlarken, bu milletin evlatları Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın liderliğinde adeta küllerinden yeniden doğarak dosta düşmana ‘yıkılmadık ayaktayız’ mesajı verdiler.
Daha darbeden bir ay geçmişti ki Türkiye Fırat Kalkanı Operasyonu ile çok zor bir harekâtı başarıyla gerçekleştirdi. Buna rağmen ABD Türkiye’nin hassasiyetlerini hiçe sayan bir umursamazlık içinde PYD ile hareket etmeye ve terör örgütünü desteklemeye devam etti.
Zeytin Dalı harekâtı sadece PYD’nin şımarıklıklarına karşı değil, onun ipini elinde tutanlara karşı da verilmiş en güzel cevaptır.
Türkiye’nin son dönemde maruz kaldığı büyük badireleri atlatmasında nasıl Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın liderliği önemli bir pay sahibiyse, TSK’nın yaşadığı türbülanslara rağmen etkili bir güç haline gelmesinde de Erdoğan’ın rolü büyüktür.
Erdoğan başkumandan olarak orduya büyük güven duydu ve özgüven kazanmasını sağladı.
AK Parti iktidarı askeri-sivil bürokrasinin vesayet hamlelerinden büyük ıstırap çekmiştir ama demokratik duruşundan asla taviz vermeyen Erdoğan TSK’yı da her zaman korumuş, yıpranmaması için elinden geleni yapmıştır.
Ergenekon ve Balyoz türbülansını yaşayan TSK, ardından FETÖ’cülerin çok kapsamlı ve uzun vadeli hain planlamalarına (saldırılarına) maruz kalmış, 15 Temmuz’da da büyük bir travma yaşamıştır.
Tüm bunlara rağmen TSK bugün çok az ordunun yapabileceği operasyonları yapabilecek bir etkinliğe kavuşmuştur.
Elbette benzer şekilde Emniyet teşkilatı ve MİT’in de büyük badireler atlatmalarına rağmen büyük kahramanlık destanları yazdığını söylemek durumundayız.
Polis teşkilatının önemli bir bölümü (özellikle nitelik isteyen birimleri) FETÖ temizliği sebebiyle boşalmış olmasına rağmen Teşkilat kendisini çok hızlı yenilemiş, iç güvenlik harekâtında ve terörle mücadelede tarihi başarılar elde etmiştir.
Tüm güvenlik birimlerimiz ‘milli mücadele’ ruhuyla olağanüstü bir gayret göstermekte ve ülkesinin bekasına sahip çıkmaktadır. Allah hepsini muhafaza ve muvaffak etsin.