10 Mayıs Cuma günü Bayburt’ta haber peşinde koşan Anadolu Ajansı muhabiri Abdülkadir Nişancı, Soğanlı Dağı’nda uçuruma düştü. Abdülkadir, dünyanın en tehlikeli yollarından biri kabul edilen Soğanlı geçidini açmak için çalışan kar ekiplerini haberleştirmek için oradaydı. Bastığı kar kütlesi düşünce uçuruma yuvarlandı.
Ancak Abdülkadir o kadar sert bir coğrafyada kayboldu ki arama-kurtarma ekipleri bile çalışmalarını zorlukla yürütüyor. Aramaların bugün dördüncü günü. Bu satırların yazıldığı sıralarda bizi sevindirecek kayda değer herhangi bir gelişme yaşanmadı. Allah’tan umut kesilmez. İnşallah Allah onu çocuklarına bağışlar.
Abdülkadir Nişancı vakası yeterince trajik ama sosyal medyadan Anadolu Ajansı çalışanı olduğu için yapılan yorumlar hatta hakaretler patolojik bir duruma işaret ediyor. Bu kin ve nefretin nedenini anlamak mümkün değil. Her bir yorum tek başına psikolojik bir vaka.
Bu mesnetsiz, aşağılık ve insanlık dışı temennilerde bulunanlara tek bir soru sormak istiyorum ama öncesinde Abdülkadir Nişancı kimdir size onu aktarayım.
1978 Bayburt doğumlu. Evli iki kız çocuğu var. Kızlarından biri işitme engelli. Eşi çalışmıyor. Yani üç boğaz onun eline bakıyor.
Abdülkadir’in muhabirlik macerası yeni değil. Bayburt’ta yıllarca haber peşinde koşturmuş. Anadolu Ajansı’ndan önce de TRT’ye kaşeli muhabir olarak çalışmış.
Tanıyanlar, işine âşık, idealist bir gazeteci diyor Abdülkadir için. Maaşını yazmayayım ama taşrada çalışan bir gazeteci için yüksek sayılmaz. Abdülkadir bu!
Şimdi o soruyu soralım: İki çocuğu ve eşi ondan gelecek iyi bir haberi beklerken böyle bir insanın ölmesini kim, neden ister?
İflah olmaz bazı tipler kinlerini, nefretlerini böyle gösteriyor. Toplumu böyle zehirliyorlar. Sözüm ona Anadolu Ajansı’na tepki gösteriyorlar!
Anadolu Ajansı’na nefret kusanların bu noktaya gelmesi gerçekten incelenmesi gereken bir vaka. Söyleyecek laf bulamıyorum. Anadolu Ajansı, muhabirinin hukukunu korumak adına gerekli girişimlerde bulundu. Umarım bu nefret söylemi için adli makamlar gerekeni yapar.
Yazıya Anadolu Ajansı fotoğraf editörü Fırat Yurdakul’un dün attığı tweet’le noktayı koyalım: Lütfen bitsin bu kötülük artık.