15 Temmuz 2016...
Tarihin kırıldığı o büyük an...
Adına milat denilen o gün kaybeden şer güçler oldu, kazanan Türk milleti.
İhanetin zirve yaptığı o gecede yıkılanlar hainler oldu, ayakta kalanlar Türk milleti.
Peki, kazanan ve kaybeden belli olduğuna göre oyun bitti mi?
Bu soruya evet diyen ya FETÖ mensubudur ya da aklı ile zoru olan.
Zira bitmeyen bu oyunda biten sadece 15 Temmuz'un o karanlık gecesidir.
Bitmedi... Deneyecekler...
Malum yürekleri ve gücü yetmediğinden karşımıza çıkmaya cesaret edemeyen haçlı artıkları her daim olduğu gibi yine kolaya başvurup vekalet savaşçıları üzerinden saldırdılar.
FETÖ kalkışmasında da aynı taktiği deneyen çete bu alanda elindeki son ve en büyük kozu bu kalkışmada harcamış oldu.
Kalkışma sonrası küresel çetenin elinde kullanacağı başka vekil savaşçı kalmadı.
Onlarda ellerindeki bir diğer silaha sarıldılar.
Siyasi terör ya da bir başka deyişle siyasi operasyon.
Başka seçenek kalmadığından bu yola başvuran çete çok sert kararlar alarak "B" planına yani siyasi operasyonlara geçti.
Oyun Başlıyor....
Alınan bu kararlar sonucu bugüne kadar sağcı, solcu, Atatürkçü, Kürtçü, muhafazakâr görüntü verme görevi verilmiş partilerin bu rollerine son verildi.
Ardından maskeleri atan bu partiler bir masa etrafında birleştirildiler ve aralarına da cumhur ittifakından oy devşirmesi beklenen mini proje partiler serpiştirildi.
Kamuoyunda aylarca konuşulan meşhur masanın irili ufaklı benzemezlerinin kimler olduğunu hatırlayalım.
Cumhuriyet Halk Partisi, İYİ Parti, Halkların Demokrasi Partisi, Saadet Partisi, Demokrat Parti, DEVA Partisi, Gelecek Partisi, Zafer Partisi...
Ortada Gezenler...
Bu olayların yaşandığı esnada çok konuşulan iki parti daha vardı.
Memleket Partisi ve Yeniden Refah Partisi ...
Herhangi bir ittifaka dahil olmadıklarından bir an da ilgi odağı oldular ve seçim sürecinde de çok konuşuldular.
Çünkü anketler seçimi cumhur ya da millet ittifakının çok az bir farkla kazanacağını söylüyordu.
Her seçmen oyunun çok büyük önem kazandığı böylesi bir siyasi dağılımda küresel çetenin bahsi geçen iki partiyi boş bırakması elbette düşünülemezdi.
Hemen düğmeye bastılar.
Memleket Partisi...
Cumhuriyet Halk Partisinin akıl almaz işlerine tepki gösterenlerin toplandığı Memleket Partisi, millet ittifakının oylarını böleceği gerekçesiyle ilk andan itibaren inanılmaz bir linç kampanyasına tabi tutuldu.
Tehditler karşısında geri adım atmayan, yapılan tüm kirli teklifleri geri çeviren Muharrem İnce sonunda bildik bir yöntemle, bir kaset operasyonuyla tasfiye edilerek seçim yarışının dışına atıldı.
Olay tam anlamıyla bir FETÖ operasyonuydu.
Kurulan tezgâh sonuç verdi ve sağlık gerekçelerini ileri süren İnce yarıştan çekildi.
Yüzüstü kalan Memleket Partisinin seçmen oylarına da Zafer Partisi çöktü.
Gelelim diğerine...
Yeniden Refah...
Millet ittifakında oy bölünmesine yol açacak sürecin önüne geçilmişti.
Sıra cumhur ittifakının oylarını böleceği düşünülen Yeniden Refahın devşirilmesine gelmişti.
Yeniden Refahın millet ittifakı bloğunda yer alması muhalefet için son derece önemliydi.
Hemen düğmeye basıldı ve parti içindeki kripto yapılar devreye alındı.
Kripto isimler kısa süre içinde çepeçevre sarmaladıkları rahmetli Necmettin Erbakan'ın oğlu Fatih Erbakan'ı ittifakların dışında kalmaya ikna ettiler.
Fatih Erbakan gündeme oturmanın verdiği edayla kameralar karşısına geçti ve gelecekte çok tartışılacak o açıklamayı yaptı
"Yeniden Refah Partisi seçime ittifaksız girecektir."
Erbakan Ne Yapmaya Çalışıyor...
Açıklamaya tepkiler gecikmedi.
Kripto yapıların nüfuz edemediği Yeniden Refahın inanmış seçmen tabanı rahmetli Erbakan'ın mirasına oğlundan daha iyi sahip çıkarak bu karara çok sert tepki gösterdiler.
Siyasi ufku geniş partililer, bu yapılanın küresel çetenin değirmenine su taşımak olduğunu söyleyerek olana karşı çıktı.
Adaylık yarışında gerekli 100.000 oyun taş çatlasa beşte birini alabileceğini gören Fatih tepkilere dayanamayıp çark etti ve seçimlere Cumhur İttifakı ile birlikte gireceklerini açıkladı.
İş zoraki de olsa olması gereken yere gelmişti.
Zira Fatih için babası Necmettin Erbakan'ın bayraktarlığını yaptığı savunma sanayine dokunacaklarla aynı safta yer alması hem babasına hem de onun yıllarca savunduğu davasına geri dönüşü olmayan bir ihanet olacaktı.
Bu karar değişikliği tabanda yükselen tansiyonu düşürdü.
Peki, tehlike geçti mi?
Fatih Erbakan yanı başında kurulan oyunu görebilecek olgunluğa ulaştı mı?
Fatih Erbakan kendisini çevreleyen zehirli sarmaşıkları görmeyi başarıp tasfiye edebilir mi?
Bu soruların cevabı bir sonraki yazı günüm olan cumartesi köşesinde.