Sanıyorum bütün bu olan bitenler karşısında öyle derinlikli analizler yapmaya gerek yok. Her şey ortada, beklenen oldu. Bunu bekliyorduk zaten. Bunun için uzatmayacağım. Ama bazı ‘şeyleri’ de söylemek ve bunları yaşadığımız konjonktürle birleştirmemiz gerekiyor.
Birincisi bu PKK saldırısı Başbakan, G-20 toplantısında, hem ABD Başkanı Obama ile görüşeceği hem de Rusya Devlet Başkanı Putin ile görüştüğü sırada yapıldı. Yani; endişeli ve moral olarak düşük profilli bir Türkiye Başbakan’ı istediler. İki, bu işin yalnız Barzani ve bölgede giderek zayıflayan ABD’nin isteği ile çözülemeyeceğini, çözüm için daha geniş bir uzlaşma ve ödünleşmenin gerektiğini anlattılar. Üç, Barzani’nin Musul-Kerkük’ü denetlemesi için Türkiye’ye -adeta- ilhak olma senaryosuna dur demek istediler. Barzani, çıkışın ve zenginliğin Akdeniz yani Türkiye’nin güneyi olduğunu biliyor.
Dört, Irak’ta Maliki, İsrail’de Netanyahu, Suriye’de Esad ve İran’da Ahmedinecat zorunlu koalisyonu, Rusya’ya bile ihtiyaç olmadan, ABD-Türkiye-Kürt Yönetimi birlikteliğini anladığını ve buna yanıt verebileceğini gösterdi. Beş, Musul-Kerkük’ten başlayarak enerji bölgelerinin denetiminin, Barzani-Türkiye birlikteliği ile giderek büyüyen ve Ortadoğu’da, Afrika’da, Ön Asya’da kendilerine rakip olacak yeni Türk burjuvazisinin eline geçmesini istemeyen başta Alman finans-kapitali ve geleneksel sınaî-askeri kompleks, dün yalnız küçük bir kartını gösterdi. Ayrıca bütün bu ‘dış’ dinamikleri sakın yalnız ‘dış’ sanmayın.
İçeride de çok ‘derin’ bir yapılanmanın olduğunu söylemek gerekiyor. Ama bundan önce bu G-20’de ne olacaktı ondan bahsedelim.
Bu G-20’yi, gelişmekte olan ülkelerle gelişmiş ülkelerin, krizin çözümü konusunda karşı karşıya gelecekleri, IMF’den Dünya Bankası’na kadar bütün ‘eski’ kurumların bu minvalde masaya yatırılacağı, Ortadoğu’nun siyasi, AB’nin ekonomik krizi için Batı’nın çözüm konusunda zorlanacağı ve ‘eski’ olanda ısrar etmekten vazgeçeceği tarihsel önemde bir toplantıydı. Burada, düşen petrol fiyatları ile gelecekten endişe eden ve sıkışmış bir Rusya, kaleleri tek tek düşen bir ABD, ekonomik krizi siyasi krize dönüşen, çözümsüz bir AB vardı. Almanya bu AB’ye sıkışmış durumdaydı, Britanya gelişmekte olan ülkeler merkezli yeni bir büyüme paradigmasının siyasi sonuçları kabul etmek üzereydi. Bu G-20’de Türkiye, Brezilya gibi ülkeler bırakın bölgelerindeki belirleyiciliği, küresel belirleyicilik şanslarını kullanmak üzereydiler. Ama fosil yakıtlara ve bunların enerjisine bağlı bir kapitalizmin ortaya çıktığından beri, dünyanın belirleyici bölgesi Ortadoğu olmuştur, işte yine öyle. Bunun için bu değişimi yapacak iki bölge ülkesini, tam şu aşamada, kilitlemek önemli: Mısır ve Türkiye.
Mısır’da olanları biliyorsunuz, askeri vesayet rejimi, yargı oligarşisi ile birlikte İhvan’ın güçlü iktidarına dur dedi. Adeta, AK Parti’nin, iktidarının ilk yılları gibi, kuşatılmış, denetimli bir İhvan isteniyor. Bu olur mu ayrı ama yapılan bu. Mısır’ı kilitledikten sonra K. Irak’ta Kürt yönetimi ile entegre olarak, Musul-Kerkük üzerinden, Ön Asya enerji alanlarına ulaşacak bir Türkiye’ye dur demek ama bunu yaparken Türkiye’yi de karıştırarak demokratikleşmeyi önlemek bir taşla kuş sürüsü vurmak değil midir?
Bir savaş cephesinin bileşenleri
O zaman bu olan bitenin bir küresel kapışma olduğunu teslim etmek zorundayız.
Yeniden toparlayalım; Avrupa’da krizden yeniden savaşla çıkmak isteyen Almanya merkezli bir sermaye kesimi var. Bunun için, Türkiye’den önce, Ortadoğu’nun enerjisine ulaşmak hayati önemde. İkincisi ABD’de yenilmekte olan ‘kirli’ finans sermayesi ve bunu dayanan-iç içe geçmiş- petro-kimya, demir-çelik, silah gibi eski kontrol sanayileri var. Bunların siyasi dayanakları ‘çay partisi’ gibi savaş yanlısı yapılar. Tabii İsrail-Neocon cephesi.
Bu yapı Fed içinde, Bernanke’ye muhalefeti temsil ediyor. Ayrıca CIA içinde etkin. Mesela şu sıralar Obama’nın etkin olduğu FBI, bu yapının İsviçre’deki servetlerine ulaşmış durumda. Burada müthiş bir kavga var. Tabii bu yapının Türkiye içindeki temsilcilerini tahmin edersiniz, şimdi de, bu son uğursuz saldırıdan sonra, bir olağanüstü hal demedikleri kaldı. Ama bu sefer, oyunu görüyoruz, başarılı olamayacaklar. Röntgenleri bu, bu kadarlar...