O vakitler kimsede araba yoktu ki…Annem yol boyunca ne kadar gariban varsa arabaya doldurur. Yol üstünde inecekleri yol üstünde indirir. Diğerlerini köylerine kadar götürürdü. Babam annemin yaptığı işlere karışmazdı. Anneme güvendiği için değil karışmaya üşenirdi. “Elimden gelse oturduğum yerden mutfağa bile gidesim yok Sevim ” derdi. Annem ise sanki içinde kaynayan bir kazan var gibi hiç duramazdı yerinde. Dedim ya o vakit ilçede kimsede araba yoktu. Ama bizim vardı. Markasını söylersem reklama girer ama Amerikan arabasıydı. Üstü bir çadır ile kapanır. Uzun kocaman bir şey. Bir keresinde ben kurcalamış frenini boşaltıp sağ çamurluğunu duvara toslamıştım. Annem çok kızdıydı ama babam kızmaya bile üşendiği için “Kızım bizi korkuttun” demekle yetinmişti. Babam ilçede fakülte okumuş tek kişiydi. Doktor Şakir Bey dedin mi adres bile yazmana gerek yok ilçenin adını yaz o mektup bize gelirdi. Babam bu kadar üşenerek nasıl tıp okumuştu hep şaşarım. Annem; “Babanız işine geldiği zaman öyle bir hareketlenir ki aklınız şaşar. İşine gelmezse öyle uzatır ayaklarını yatar” derdi.
Kocaman evi, evin hemen yanında muayenehanesi ile babam bir elma kurdu gibiydi. Elma kurtları çok az hareket ederler. Bulundukları yerde sağa döner yerler, sola döner yerler. Babam da iki adım atıp muayenehaneye geçer iki adım atar eve gelirdi. Ve benzetmek gibi olmasın elma kurdu iştahıyla yerdi. Ama o kadar az hareket etmesine rağmen ve iştahıyla bir fili kıskandıracak kadar kapasiteye sahipken hiç kilo almazdı. “Yemekle kilo alınmaz. İnsan hareket etmezse kilo alır. Benim durumum farklı ben bedenen yorulmuyorum ama zihnen perişan oluyorum akşama kadar” derdi. Annem ise koşturmaktan yorgun düşerdi ama her geçen gün tombikleşiyordu.
Biz kardeşimle beraber doktor beyin iki kızı olarak pek mesut idik. Ta ki annem bitlenene kadar. Evet yanlış duymadınız annem bitlenmişti. Vardı o zaman öyle şeyler. Bitlenmek eğer dikkat edilmezse her an başınıza gelebilecek bir şeydi. Ama doktor eşi olarak ve titizlikte liste başı haliyle annem nasıl bitlenmişti? Annemin bitlendiğini babam keşfetti. Annemi sürekli kaşınıyor görünce dikkatli bir gözle muayene sonrası kahkahalarla anneme müjdeyi vermiş. “Yahu hanım gücenme ama sen bitlenmişsin.” Annem önce inanmadı sonra bir iki tane bit yakalayınca ikna oldu. Nereden geldiği ise meçhul. Annemin bir açıklaması yoktu. Ama babamın vardı. “Arabaya vatandaşı doldurursan olacağı bu. Temiz olanı olduğu gibi köylük yerde olur yani böyle şeyler. Artık arabaya kimseyi almazsın olur biter.” Babam “olur biter” demişti ama o kadar kolay olmadı. Benim titiz annem evin altını üstüne getirdi. Yıkanmadık bir köşe, arap sabunu değmemiş bir nokta kalmadı evde. Ev temizlendi, kıyafetler elden geçti ama kaşıntımız bitmedi. Hani derler ya esnemek bulaşıcıdır diye. Bence kaşınmak da bulaşıcı. Kardeşimle ben elimizde bir bağ çubuğu sırtımızı kaşımaktan perişan olduk. Annem evi ve kıyafetleri elden geçirdi ama bizim saçlarımız için bir ilaç kullanmamız gerekiyordu. İlaç kullanmak kolaydı ama o ilacı nasıl alacaktık. İlçede bir tane eczane vardı. O eczanedekiler de bize akraba kadar yakın insanlardı. Bit ilacı alacağımızı duysalar meraklarından ölürler ve araştırmaya başlarlar çok zaman geçmeden de anlarlardı. “Doktorun hanımı bitlenmiş” dedikleri an annem kahrından ölürdü herhalde. Eczaneye kim gitse hemen anlaşılırdı. Babam, “Hiiç bana bakmayın hanımlar benden paso” diyerek işin içinden sıyrıldı. Sonra annem başka bir tedbir düşündü kaşınarak. Ama kaşınmak değil de ortadan ikiye de ayrılsanız düşünerek bu işe çare bulamazdınız. Bir eczane vardı ve onlar hepimizi tanırlardı. Sonunda mağaza vitrini gibi kocaman bir gözlük, fena halde sarı bir peruk marifetiyle annem güya kılık değiştirdi. Hatta belini kambur yapmak, aksayarak basmak gibi şeyler denedi ama daha çok şüphe uyandırıyordu. Bize göre hâlâ tanımak çok kolaydı ama babamın yanına bu haliyle gitmiş babam tanımamış. “Şöyle geçin şikayetiniz nedir hanım” diye doktor sorusu sormuş, annem peruğu açıp, “Şikayetim sendendir doktor bey” deyince babam basmış kahkahayı. “Sevim dikkat et peruk da bitlenecek” diye gülmüş epey zaman.
Annemi o halinde operasyona yolladık. Ama annemdeki telaşı görmeliydiniz. Evden çıktı az sonra tekrar döndü. Para almayı unutmuştu. Parasını aldı tanınmamak için dualar ederek yola çıktı. Biz de arkasından bakıyoruz. Annem gözden kayboldu. Biz evde hem kaşınarak hem düşünerek bekledik de bekledik. Sonunda annem geldi. Yorulmuş, terlemişti, canı da bayağı sıkkındı. “Alın şu ilacı.” deyip bit ilacını verip odasına kapandı. Biz kapısının önünde kedi yavrusu gibi beklemeye başladık. “Anne ne olur anlat” diye yalvar yakar olduk. Sonunda annem kapıyı açtı bizi içeri aldı ve anlatmaya başladı; “Eczaneye gidene kadar beni tanıyan olmadı. Ben de dikkat çekmemek için orta karar yürüdüm. Kalabalıktan uzak durdum. Sonra eczaneye vardım. Azıcık bekledim. Sıra bana gelince eczacıdan ilacı istedim. Peki dedi verdi ilacı. Ben ilacı alıp çıkacakken, ‘Nasıl kullanacağınızı biliyor musunuz Sevim Hanım?’ demez mi? Şok oldum. Ne yapacağımı bilemedim. ‘Beni nasıl tanıdınız?’ deyiverdim. ‘Bu ilçede sizin parfümünüzü kullanan başka kimse yok Sevim Hanım rica ederim demez mi?’ Adımı söyleyince eczanede kim varsa benim yeni imajımı tebrik ettiler. Ben elimde bit ilacı tebrikleri kabul ettim. Ve kızlar biliyor musunuz o ilaç kimin için diye sormadılar bile hayret. Boş yere kılık kıyafet değiştirdik.
Akşam yemeğini kardeşimle ben hazırladım. Annem yemekte de pek konuşmadı. Babam bir yandan pilava kaşık sallıyor bir yandan da yorum yapıyordu. “Sevim artık olan olmuş. Adın bitli Sevim’e çıkmaz emin ol ama peruklu Sevim’e alışsan iyi edersin.
Annem, ben ve kız kardeşimin o kocaman otomobilimiz yanında çekilmiş fotoğrafı şimdi masamın üzerinde durur. Annemin peruğu o kadar iğreti duruyor ki hemen anlaşılıyor. Bazen sorarlar, “Annenizin saçları hep böyle miydi?” “Yok sonradan peruk çıktı ortaya ama iyi oldu” derim. “Nasıl karar verdi?” diyenler olur bazen. “Biraz düşündü biraz kaşındı sonra karar verdi” der hikayemizi anlatırım. Hikayeyi anlatınca bir kaşıntı tutar beni. Bitlendiğimiz günleri anar, Annemi rahmetle yad ederim.