Bazı sebze ve meyvelerin, baharatların ya da bitkilerin östrojenik etkisi bulunduğu biliniyor. Ancak bunların doğurganlığı sağlaması kesinlikle mümkün değil.
Yıllarını bitkilerin insan sağlığı bakımından önemini, iyileştirici etkilerini bilimsel olarak açıklamaya, ispatlamaya yönelik çalışmalara vermiş biri olarak bitkisel ürünlere giderek artan ilgi ve talep beni mutlu ediyor mu? HAYIR, sevinmem gerekirken maalesef ENDİŞEYE KAPILIYORUM! Neden mi? Artık herkes kendisini bitki bilimi uzmanı olarak görüyor? Hani “Ağzı olan konuşuyor” diye bilinen bir söz var ya, uyarlarsak “İki satır okuyan birden doğanın tüm sırlarını çözüyor!”
Hafta içinde bir gazetede çıkan bir haber için gülsem mi, ağlasam mı, bilemedim! Başlık şöyleydi: Anne olmak için Adaçayı! Altındaki metinde “Hormon eksikliğini giderip hamile kalmayı sağlar” diyor. Bunun için tek yapmanız gereken “İki-üç adet adaçayı yaprağını sıcak su içerisinde beş dakika bekletip içmek.” Şerbetçi otu da “Bol kadınlık hormonu taşır” diyor, yazıda. “Bir litre suya 30 gram atıp 10 dakika kaynatılıp içilecek” bu kadar basit... Şerbetçi otu bira imalatında kullanıldığına göre, bira içen erkekler yandı!
Günlük hayatımızda sıklıkla besin olarak kullanılan sebze ve meyveler, yemeklerimizde lezzet öğesi olarak yararlandığımız baharatlar, sağlığımızı korumak ve hastalıkları gidermek üzere bitkisel ilaç olarak kullandığımız bitkilerde bulunan bazı bileşiklerin östrojenik etkisi (yani kadınlık hormonu benzeri) bulunduğu bilinmektedir. Özellikle izoflavonlar, lignanlar ve kumestan türevi bileşiklerin bu tip etkileri ön plana çıkmaktadır. Ancak bu bileşikleri taşıyan bitkilerin anne olmak isteyenlerde doğurmayı sağlayabilmesi mümkün değildir.
PARANIZI FIRSATÇILARA KAPTIRMAYIN
Mesela Uzakdoğu toplumlarında günlük beslenmede önemli yeri olan soya fasulyesi ürünleri (başlıcası soya sosu) östrojenik etkili izoflavon grubu bileşikler bakımından zengindir. Ancak bu ürünleri kullanan Uzakdoğulu erkeklerde karakter değişikliğine yol açmamaktadır. Östrojen hormonunun bayanlarda hamilelik döneminde verilmesi düşüğe yol açmaktadır. Halbuki hamileliği boyunca soya ürünlerini kullanmayı sürdüren Uzakdoğulu kadınlarda düşük oluşmamaktadır.
Günlük hayatımızda yiyeceklerimize lezzet katan baharatlar da östrojenik bileşikler bakımından zengindir: Fesleğen, tarçın, maydanoz, kereviz, rezene, zencefil, sarımsak, mate, kekik, zerdeçal, ısırgan, nane, biberiye, adaçayı, safran, papatya vd.
Çoğunlukla aromatik/kokulu özellikte bu bitkilerin hamilelerde kullanılması düşüğe yol açmadığı gibi erkeklerde karakter değişikliğine veya kız çocuklarda erken olgunluğa erişmeye yol açmaz ya da menopoz döneminde kadınlarda doğurganlığı sağlayamaz. Aynı şekilde adaçayı, biberiye, tarçın, şerbetçiotu ve benzeri bitkilerin hiçbiri ANNE OLMAK İSTEYEN KADINLARDA DOĞURGANLIĞI SAĞLAYAMAZ!
Hafta içerisinde bir tanıdıktan aldığım mesajda da bir arkadaşının hamile kalabilmek için yukarıda bahsettiğim listede yer alan bazı bitkilerin yer aldığı dörtlü ürün gamı için 350 TL verdiği bilgisi yer alıyordu. İşte üzüldüğüm, endişelendiğim hususlardan biri de bu! İnsanlar hassasiyet gösterdikleri konular için bitkilerden mucize bekliyor. Bu mucizeler için fırsatçılara yüksek bedelleri de ödemeye hazırlar. Her zaman söylediğim ‘kılavuz ve karga’ ilişkisini ortaya koyan atasözümüz gibi...