AK Parti’nin HAS Parti ile birleşmesi için Başbakan’ın yaptığı teklif hiç küçümsenmeyecek bir olaydır. Ama bir takım soruların cevaplandırılması gerekir. Bizde siyasi partiler arasındaki fark ideolojik kriterlere göre belirlenir. AK Parti, HAS Parti, Saadet Partisi arasında önemli bir ideolojik fark yoktur. Her iki tarafta yer alan insanların yaşam biçimleri, yaşama bakışları aynıdır diyebiliriz. Numan Kurtulmuş’un neden AK Parti’de yer almadığı, daha sonra Saadet Partisi’nden ayrılması dünya görüşlerindeki farklılıkla açıklanamaz. Nitekim son görüşmede bu konunun hiç tartışılmadığını söyleyebiliriz.
Genelde insanların parti seçiminde ideolojik kriterleri ve inançları ön plana çıkardığı söylense de bunun arka planında asıl gerekçe saklıdır. O da ülkenin Dünya üzerindeki yeri ve izleyeceği dış politikadır. Mesela ülkemizdeki darbelerin hepsinin arka planında dünya üzerindeki yerimiz hakkındaki görüş ayrılığı vardır. Hepsini saymayalım ama ilk darbe olan 27 Mayıs sonrası sola açık bir anayasa yapıldı ve solculuk ABD aleyhtarlığı olarak belirlendi. Yani ülkenin izlediği İngiltere yanlısı politikanın değiştirilip, ABD yandaşlığına geçilmesine izin verilmedi.
***
AK Parti kurulduktan sonra okul kitaplarında mevcut bir şiiri okudu diye Erdoğan Meclis dışında bırakıldı. Bu durum CHP’nin o zamanki yönetimi tarafından etkisizleştirildi ve Erdoğan’a başbakanlık yolu açıldı. Daha sonra AK Parti’yi kapatmak için açılan dava Erdoğan’ı tasfiye amacı güdüyordu. Çünkü o birkaç kişiyle birlikte siyasi yasaklı olacak, parti başka bir gücün kontrolüne girecekti. Partinin yasaklanmayan ve mecliste çoğunluk oluşturmaları mümkün olan milletvekilleri AK Parti yerine mesela PAK Parti kuracaktı ama olmadı.
Yani bugün AK Parti ile HAS Parti’nin birleşmesinin istenmesinin nedeni AK Parti’ye oy kazandırmak değildir, çünkü onun buna ihtiyacı yoktur ve giderek daha güçlü hale gelmesi muhalefetin etkisiz politikası nedeniyle beklenir. Bu durumda asıl muhalefet, yani Erdoğan’ın izlediği politikaya karşı olacak grup AK Parti içinden çıkarılacaktır ve bunu gerçekleştirmek için bazı iç ve dış destekli güçlerin çalışmaya başladığı gözlenmektedir.
Buradan çıkarılacak sonuç önümüzdeki cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde partiler arasındaki rekabetten daha fazla parti içi çatışmalar gözleneceğidir. Özellikle cumhurbaşkanlığı seçimleri önümüzdeki dönemde ülkemiz siyasetinin belirleyicisi olacaktır. Çünkü üç defa milletvekili seçildiği için Erdoğan cumhurbaşkanı seçilemezse dışarıda kalacak ve ayrıca yeni bir başbakan bulunacaktır.
Bu, ülkemiz siyasetinde ve dünyadaki konumumuzda önemli değişikliklere neden olabilir. Bu yarışta Erdoğan’ı desteklemesi ihtimali yüksek olan Baykal’ın tasfiyesi ile ilk hamle yapıldı. MHP zaten Erdoğan’ın karşısında kim olura olsun onu destekleyecektir. Aynı şey BDP için de söylenebilir. Önümüzdeki seçimler ülkemizi yeniden tarif edecektir. Bugün Türkiye genel dengede ABD ve Rusya ile ihtilafa düşmemeye çalışmaktadır. Bölgesel politikalar büyük modelin bir parçası olduğu için bu politikamızı da tahmin edebiliriz. MHP, AK Parti’yi ABD’nin peşinde gördüğü için bu ülkenin bölgedeki politikalarını destekleyen AK Parti’yi şiddetle eleştirmektedir. Önümüzdeki günlerde Başbakan’ın Rusya’ya seyahati çok önemlidir ve anlaşmaya varılması ihtimali yüksektir. Önümüzdeki dönemi belirleyecek olan en önemli etken dünya üzerindeki konumumuz olacaktır.