Başkan Obama’ya pazar gecesi sordular. Başkan, ABD’nin hem IŞİD’in gücünü küçümsediğini, hem de Irak ordusunun güçsüzlüğünü göremediğini beyan etti... Gerçi orada da -Ben- demedi, İstihbarat Şefi James Clapper’ın bu yoldaki ifadesinin -Tümüyle doğru olduğunu- söyledi... Yani -James öyle diyor, ben de katılıyorum- havasında...
Obama ocak ayı başında IŞİD’i tanımlarken, çeteyi amatör takıma benzetmişti: Amatörler Lakers basketbol takımının formasını giyince, Lakers olmuyor, Kobe Bryant olmuyor-... demesi hâlâ hatırlarda. Ama çete basketbol oynamıyor.
Irak ordusunun durumunu da NY Times yazdı: Iraklı askerler bir yerde sıkışmış, mevziyi IŞİD’e karşı savunduktan dört gün sonra yiyecek su ve mermileri bitmiş. Cephane normal lojistikle gelmeyince, askerler telefonla tanıdıklarını, akrabalarını Bağdat’ta meclisi ve hatta insan hakları kuruluşlarını arayıp cephane yiyecek ve su istemişler. Yine gelmeyince de mevzileri bırakıp kaçmışlar. Bu, Irak ordusu oluyor.
Bu arada Suriye’de olanların IŞİD’i büyüttüğünü Obama kabul etti ve bu süreci görmemenin sorumluluğunu da Clapper’a ihale etti.
Amatör takım şimdi Irak ve Suriye üzerinde hak iddia edip herkesle savaşan güce dönüştü. Başkana göre IŞİD -hibrit- bir yapıda ve iki boyutu var: Hem bir terör örgütü, hem de toprak emelleri var ve bir ordu gibi strateji ve taktik izliyor. Amatör basketbol takımları tabii ki böyle olmuyor! Eylül sonu itibariyle IŞİD’i daha yeni tanımlayabildik. Peki Başkan ne yapıyor? Başkan IŞİD konusunda hesapta bir strateji sahibi. Onu da şöyle özetledi: IŞİD’i geri atıp, hakim oldukları alanları daraltmalı, komuta-kontrol odaklarını vurmalı, muharebe güçlerini, silahlarını, petrol ihracat olanaklarını vurmalı, finansman kaynaklarını kesmeli ve yabancı savaşçıların kendilerine katılmasını önlemeye çalışmalıyız.
Bu programa göre halen -vurma- aşamasındayız. Ancak havadan bombardımanla IŞİD’in güç kaybetmeyeceğini hemen herkes söylüyor. Pazar günü Rakka’da bir uçak pisti, bir garnizon ve bir IŞİD eğitim merkezi havadan vuruldu. Kobani çevresinde de bombardımanlar sürüyor, ama IŞİD’in an itibariyle Kobani’ye tehdidi durmadı.
Havadan vuruyor ama bu savaş mı? Hayır. Obama -savaştayız- demiyor, soruyu savuşturuyor: Irak içinde Irak ordusu savaşıyor, biz de havadan destek veriyoruz- diyor. ABD literatüründe olan biten halen terörle mücadele. Kimse savaş lafını ağzına almıyor.
ABD’de iktidarın-yönetimin anlattıkları tatmin etmezse, muhalefete bakmak adettir. Çünkü ABD havadan bombardımana odaklanmışken, aklı erenler -Asker postalının yere değmesi- gerektiğini söylemeye başladılar. Yani yine geldik postala... Muhalefet Cumhuriyetçi Parti lideri ve Meclis Başkanı John Boehner lafı bükmeden konuştu: Bombardıman yetmez, bir noktada birisinin postalının yere değmesi gerekiyor.
Bu -birisinin- Irak Ordusu olması herkesin dilek ve temennisi, ancak ordunun adı var, kendi yok. Suriyeli direnişçiler de -birisi- kapsamında, ancak onlar önce eğitilecek, sonra da Beşar’a mı, IŞİD’e mi karşı savaşacaklar, durum karışık.
Samimi konuşan muhalefet lideri bulunca sordular: Peki postal ABD askerinin postalı olur mu? Boehner’a kalsa olurmuş: Başka seçeneğimiz yok. Bu adamlar (IŞİD) barbar. Bizi öldürmek istiyorlar. Onları önce biz yok etmezsek, bedelini öderiz- dedi.
ABD tarafında son durum böyle. Şimdilik bombardıman sürecek, bunun sonunda -birisinin- postalının yere değmesi ve IŞİD ile gögüs göğüse çarpışması gerekecek.
Bombardıman deyince: İngiltere de sadece Irak ile sınırlı kalmak kayıt ve şartıyla hafta sonunda uçaklarını kaldırdı. Ama İngiliz uçakları saatlerce uçtukları halde IŞİD hedefi bulamadan ve tek kurşun atmadan geri döndüler.
Havada ve karada durum vaziyeti böyle. Neyse ki henüz deniz meselemiz yok. twitter.com/selimatalayny