Son anketlere bakıyor musunuz? Türkiye genelinde giderek artan bir çözüm talebi görülüyor. Süreç ilerledikçe insanların umudu artıyor. Yolun başlarında 40’ların altında olan destek iki ayda yüzde 60’ın üzerine çıktı. Akil insanlar heyetleri, bazı itirazlara rağmen toplumda yüksek bir heyecan oluşturmayı başardı... İnsanlar, “çözüm”ün gerçekliğini, sürecin taviz değil barış getireceğini anlamaya başladı.
Daha açık deyimle “barış” diyenler, “ihanet” diyenlere karşı toplumsal desteği giderek artırıyor.
Baştan beri en dikkat çekici nokta ise en büyük desteğin Güneydoğu’dan gelmesidir. Diyarbakır, Batman, Hakkari bir an önce silahların ebediyen susmasını arzuluyor.
Çözüm haberlerinin söylenti olduğu ilk günlerde bile Diyarbakır rengini açıkladı. İçinde neler olduğuna, şartların ne olduğuna bakmadan yüzde 80, yüzde 90 “evet” demekte beis görmedi...
Birileri tapu mu dağıttı?
Neden?
Diyarbakır neden coşkuyla çözüm istiyor?
Bir taviz mi kopardılar acaba? Bizim bilmediğimiz bir pazarlık oldu da Diyarbakırlılar, “silaha hayır” demek karşılığında bir imtiyaz mı aldı?
Birileri Diyarbakır sokaklarında Bağımsız Kürdistan tapusu mu dağıttı?
Ya da daha İmralı ile Kandil arasında mektup trafiği başlamadan posta kutularına özel mektuplar mı bırakıldı?
Tabii ki bunların hiçbiri olmadı. Çözüme direnen siyasetin diline pelesenk olan komploların zerresi de vuku bulmadı.
Kemal Kılıçdaroğlu’na, Devlet Bahçeli’ye ve sokaktaki çözüm ortakları İşçi Partisi’ne kulak veren, Diyarbakır’ın çözüme destek karşılığında taviz aldığını zanneder ama böyle bir şey de olmadı, olmayacak da...
Batı’dan Doğu’ya giderek yükselen çözüm arzusunun ve desteğin tek bir nedeni var artık herkes silahtan, ölümden, şehit gelmesinden, kandan ve acıdan bıktı.
Türkler de Kürtler de bu acı bitsin istiyor.
Kandan ve ölümden beslenenler yeterince semirdi. Toplum, onların da devri bitsin istiyor.
Diyarbakır, devletle pazarlık yapmadı. Destek için bir taviz koparmadı. Sadece o insanların burnuna barışın kokusu gelmeye başladı, parmakları çözüme dokunmaya başladı.
Mesele bundan ibaret...
Diyarbakır taviz almadı; alabileceği en değerli şeyi huzuru satın aldı. Silahsız, ölümsüz, baskısız, terörsüz yaşanabileceğini anladı. Güneydoğu’nun acılı şehri işte bu yüzden çözümü herkesten çok istiyor. Çünkü çözümsüzlüğün acısını herkesten çok biliyor.
Sokak barış kokusunu aldı
Şehitlerin acısını hissetmeyen, kanın ne demek olduğunu anlamayan, ölümü politikasına katık yapanlar bunu anlayamaz ama sokak anlar. Sıradan vatandaş silah varsa neyi kaybedeceğini, silah susarsa neyi kazanacağını bilir.
Bugün de öyle... Silahın devri bitti; olup biten sadece bu.
Kürt vatandaşlarının, bu ülke toprakları üzerinde mutlu ve güler yüzlü yaşamasını taviz kabul eden siyasetin de devri bitti.
Diyarbakır’ın, Batman’ın, Van’ın, Tunceli’nin, Şanlıurfa’nın yüzde 80-90’lara ulaşan peşin ve hesapsız desteği sadece silahları değil, aynı zamanda Bahçeli-Kılıçdaroğlu çizgisinin “ihanet... taviz... felaket” temalı politikalarını da toprağa gömüyor. Bu yüzden, komplo ve korku siyaseti o sokakta kendisini dinleyecek kimse bulamıyor.