Tek maç, kazanan bir üst tura çıkacak. Trabzonspor sahasında oynuyor. 2 gün evvel aşağılanmış bir takım olarak cevep verecek diye bekliyoruz. Ama gel gör ki; bizdeki hırs Trabzonspor’un her kademesi dahil kimsede yok.
Sivasspor haklı olarak rakibinin üzerine gelmesini bekliyor. Ve kontra toplarla pozisyon yaratmaya çalışıyor. 3 gün önceki lig maçının başarılı kalecisi Hakan Arıkan, inanılmaz bir gol yiyor. Esasında bu gol Trabzonspor için hayırlı oluyor. İşin zor olduğunu anlayan futbolcular, ilk önce kendilerinin gayreti, sonra kaleci Ertuğrul’un ikramıyla Trabzonspor’u 2-1 öne geçiriyorlar. Fakat ikramlar bitmiyor. İshak’ın ikramıyla durum yeniden eşitleniyor ve devre 2-2 berabere bitiyor.
Toparlanacağını düşündüğümüz Trabzonspor, ikinci yarıda kör döğüşü halinde bir futbol oynayıp pozisyon üretemiyor. Rakipleri de artık penaltılara kalabilmenin anlayışı içinde futbol oynuyor. Aslında, Trabzonspor adına tek tutunacak dal olan kupada, takımın daha hırslı ve daha yaratıcı olmasını beklerken; 90 dakika boyunca, pozisyon üretemeyip işi şansa bırakıyorlar.
İşin teknik kısmı bir yana, 3 gün önce hem fiziksel hem de mental olarak çok yıpratıcı bir lig maçı oynayan Trabzonsporlu futbolcular, süre ilerledikçe güçlerini de kaybediyor.
Salih ağır bir kararla atıldıktan sonra sinirleri de iyice geriliyor. Zaten yorgun olan Trabzonsporlu futbolcular, iyice tükeniyor. Bu dönemi Sivasspor iyi kullanamıyor. Uzatmalar veya penaltılar, “Atan kazanır”ın karşılığı... Öyle de oluyor ve Trabzonspor’un tek tutunacak dalı kopuyor.
Sonuç olarak ortaya çıkan tablo, acı gerçek ve çözüm önerim şu:
40 milyon euro harcayıp hala takım kuramamanın cahilliğinin hesabını artık birilerinin vermesi gerekiyor.
“Koyun otlatırken Trabzonspor Başkanı olmayı hayal ederdim” diyen arkadaşa; lütfen koyun otlatmaya devam edip Trabzonspor Başkanlığı’nı yapabileceklere bırakmasını tavsiye ederim.