Herkes, hangi yönetim olursa olsun, kendisi için çizilen sınırlar içinde yaşar. Doğduğunda bir soydan gelir ve onun sağladığı imtiyazlardan faydalanır ama bir takım sınırlamalarla ve yüklerle karşılaşması doğaldır. Bu konuda belli bir kriter yoktur. Mesela ABD’de zenciler beyazlarla aynı yerde oturamazken son zamanda ABD’nin başkanı oldular ve iki defa üst üste seçildiler.
İnsan doğarken çevresi belli bir dine mensuptur ve o da doğarken dinini seçmiş olur. Aslında büyükleri de kendi tercihleri olmayan bir dine mensuptur ve onu savunur. Çünkü din başlangıçta siyasal bir olaydır ve yöneticiler tarafından seçilir. Kitleler bunu kabul ederler daha sonra bunun savunucusu olurlar ve başka bir yönetimin geçmişte kendi yöneticisinin seçtiği din nedeniyle inancı farklı olanı düşman sayarlar.
***
Her şey doğumla belli olmaz, yaşanan ülkenin devletin seçtiği bir ideolojisi olur ve bu ideoloji bulunduğu ülkeyle sınırlıdır. Mesela bizim kuruluş felsefemiz büyüdükçe yaşamımızın bir parçası haline gelir. Aslında anlatılanların doğru olduğu belli değildir ama bu düşünceyi tartışmak bile ihanet sayılır.
İdeolojinin bir ülkeyle sınırlı olması söz konusu değildir. Mesela sosyalizm dünyanın her tarafında mevcuttur. Herkes bunu bir düşünce olarak kabul etse bile o siyasal bir araçtır ve öyle kullanılır. 20. yüzyıl bu konudaki mücadeleyle doludur ve misyonu bitince dünya üzerindeki rolü azalmıştır.
Sosyalizmin dünyaya yön veren en büyük ideolojilerden biri olması Soğuk Savaş dönemindedir. ABD ve Rusya İkinci Dünya Savaşı’nda aynı tarafta iken savaş sonunda anlaşarak Avrupa’yı paylaştılar ve bir tarafın kontrolündeki ülke diğer tarafa geçmesin diye düşman oldular ve sebep ideoloji gibi göründü. Burada bu oyuna başından beri uymadım ve bu iki gücün anlaştıklarını söyledim. Şüphesiz ciddiye bile alınmadım. Üstelik sol ideoloji ayrışma nedeni olmaktan çıkınca aynı yakınlığın devam edeceğini ve ABD ile Rusya’nın, bu defa ideolojik değil, stratejik nedenlerle yan yana olacaklarını ama yine iki düşman gibi görüneceklerini söyledim. Maksatları yeni büyük güç olacak Çin’i ve Avrupa’yı kontrol altında tutmaktı. ABD uyguladığı ekonomik operasyonla Avrupa’yı zora soktu ayrıca bütünleşmeleri de sorun haline geldi. ABD ve Rusya dünyadaki enerji kaynaklarına ve yollarına hakim olarak Avrupa’yı kontrol altına aldılar.
***
İnsanların çevrenin belirlediği değil kendi düşüncesi yönünde bir kişiliğe sahip olmasında en büyük rolü eğitim oynar. Ancak bizdeki eğitim insanları düşünmeye değil öğrenmeye yönlendirir. Bunun en önemli örneği üniversite öğrencilerinin herhangi bir düşünceyi aklıyla kontrol etmeden sokaklarda bağırmalarıdır. İnsanlar mantık süzgecinden geçirmedikleri sözleri kullanarak eylem yaparlar. Mesela 1980 öncesinde sokaklarda dövüşenlerin hiç birinin akla uygun gerekçesi yoktu. Çünkü solcu olmayanlar solu, milliyetçi olmayanlar, yani kapitalist düşünceyi benimseyenler karşı tarafa geçtiler, sonuç operasyonu hazırlayanların istediği gibi oldu ve bir darbe yapıldı. Operasyonun oyununa kanan gençlerin hepsinin ve başkalarının projesini gerçekleştirdikleri ortaya çıktı.