Başrolünde Brad Pitt’in yer aldığı haftanın filmi Kibarca Öldürmek “Kim kurban?” sorusuna yanıt ararken, ABD toplumunu da sorguluyor.
Bazı isimler var ki onlar hangi filmin kadrosunda yer alırlarsa film onlarla anılır. Hatta o isimleri görürseniz hikaye ne olursa olsun kafanıza ilgisiz bir imaj oturur film hakkında. İşte Brad Pitt de bu isimlerden biri. Büyük gişe filmlerinin ve bilindik Hollywood türünün en sağlam ismidir uzaktan baktığınızda. Aslında Brad Pitt’in oynadığı birçok underground diyebileceğimiz yapım ve bağımsız film de mevcut. Bu hafta vizyona giren Kibarca Öldürmek onlardan biri.
Brad Pitt’i görünce filmle ilgili diğer herşey biraz gölgede kalıyor. Halbuki bu film tam anlamıyla bir yönetmen filmi. Andrew Dominik Kibarca Öldürmek’in yönetmeni. Ve bu yapım onun üçüncü sinema serüveni. Üç film çekip bu kadar harika bir filmografiye sahip olmak her yönetmenin elde edebileceği birşey değil. 2000 yılında Kasap-Chopper’ı çekti Dominik. Eric Bana’nın başrolünü oynadığı bir suç filmiydi. Daha sonra ise 2007 yılında The Assassination of Jesse James by the Coward Robert Ford geldi. O da Chopper gibi tam bir gişe filmi değildi.
TANIDIKLARINI ÖLDÜRMEYEN KATİL
Hollywood tarzı filmlerden daha zor tüketilen iki yapımdı. Ama sinemasal değerleri tartışılmazdı. Bu hafta vizyona giren Kibarca Öldürmek’e giderken büyük beklenti içindeydik. Gerçekten film bütün beklentilerimizi karşıladı. Sinema işte bu. Hollywood’un sistemi yücelten gerçeklikten uzak yapımları yerine böyle bıçak gibi keskin ama hayatın gerçeğini sorgulayan yapımlar seyretmek hep tercihimiz. Filmin oyuncu kadrosu muhteşem. Başta da dediğimiz gibi Brad Pitt, Ray Liotta, James Gandolfini, Richard Jenkins filmi taşıyan isimler.
Konusuna gelince, mafyanın kaçak kumarhanesi soyulur. Ray Liotta ’nın oynadığı patron Markie’nin başına gelen bu ikinci soygundur. Mafya Markie’den doğal olarak şüphelenecektir. Zaten patrondan duyulan şüphe nedeniyle çete soyguna kalkışır. Mafya benzer durumlarda sorgulamayı ve cezalandırmayı yapan tetikçisini gönderir. Brad Pitt’in canlandırdığı tetikçi Jackie araştırmaya başlar. Sonuçta bütün suçluları bulur. Fakat soygunu yapanlardan arasında tanıdığı bir kişi vardır. Ve tanıdıklarını öldürmemek gibi bir tercihi olan Jackie yardım için James Gandolfini’nin canlandırdığı Mickey’i çağırır.
OBAMA’YA CEVAP OLAN SÖZLER
Bu suç hikayesi aslında öykünün ana hatlarıyla biraz klişe ama filmin değeri yönetmenin suç hikayesini kapitalizmin bir mikrokozmosu olarak yorumlamasında yatıyor. Kahramanlarının diyalogları sırasında arka planda televizyondan veya araba radyosundan George Bush’un, Obama’nın sözleri duyuluyor. İnsanların batmışlığının ve suç dürtüsünün aslında toplumun genelinin durumunu özetleyen yapısı filmde tam yerinde kullanılıyor. Yönetmen bununla da yetinmiyor. Brad Pitt’in dudaklarından dökülen, Obama’nın televizyonda söylediklerine bir cevap olan sözler de çok önemli. Obama “Amerika tek millettir. Hepimiz birbirimize destek vereceğiz” derken Pitt’in canlandırdığı Jackie şunları söyler: “Bu toplumda herkes yalnız. Amerika millet değil bir şirket.” Kapitalizmin insan onurunu aşağılayan bir sistem olduğu daha açıkça hangi diyalogda görebiliriz! Filmin George V. Higgins’in romanı olan Cogan’s Trade’den uyarlandığını söyleyelim. Sistemi herkesin anlayabileceği düzeyde eleştiren yönetmenin başarısını alkışlıyor, sinemaseverlerin bu filmi kaçırmamasını diliyorum.