Derbide ne olur sorusuna cevap verebilmek için, her iki takımın da MR’ını çekelim... Kalede durum: Muslera, 35’lik Volkan Demirel’den bir tık daha iyi kaleci...
Savunmada durum: G.Saray savunması hata yapıyor ama; F.Bahçe savunmasının da onlardan aşağı kalır yanı yok. Birini diğerinden üstün görmüyorum... Eğer bir şey olacaksa, savunma hatalarından olacak... Kendini sağlam, diri, uyanık, soğukkanlı kim tutacaksa; maçın kader anlarından o kayıpsız kurtulacak... Savunma, önümüzdeki derbinin kilit kelimesidir. Her iki takım da, olmadık zamanlarda penaltı yaratmaya eğilimli sıkıntılı futbolculara sahip... Kulakları çekilmeli!
***
Orta sahada durum: F.Bahçe’nin ciddi kayıpları, eksiklikleri, sakatları, cezalıları var... Mehmet Topal ve Ozan Tufan’sız bir F.Bahçe; tuzu atılmaya unutulmuş bir çorba gibi tatsızdır. G.Saray bu yönden çok avantajlı... Tuzu hatta, baharatı bile var. Ama Selçuk İnan bir orta saha gurmesi olsa da, kaç zamandır yemek pişiremiyor. Sıkıntı burada... Sanki futbol hayatının son dönemindeymiş gibi, kendini vermeden oynuyor. Olmaz!
17 yıllık acı geleneği, elini taşın altına koymayanlarla yıkamazsınız. Sneijder de, takım bütünlüğünden ayrı, kendi kafasına göre oynuyor. Riekerink bey, onu hizaya getirmekte zorlanıyor.
Yani G.Saray; tek tek ele aldığında orta sahası daha iyi gibi görünse de, iyiler birlikteyken bütünlük oluşturamıyor. Takımın temposu da düştü.
***
Forvette durum: Robin van Persie’nin son dönem çıkışı, F.Bahçe’ye önü açık ve güvenli bir alan açıyor. Hollandalı futbolcu, kendini yeniden ispat gibi bir dürtüyle değil; doğal bir içgüdüyle iyi oynamak isteğinde... Küskün, kırgın, yaralı, mahzun değil; bunları geride bırakmış bir geri dönüşümle, katkı vermek istiyor. Bu istek, ciddi anlamda bir fark yarattı. Ama bir kişi, beklenen başarıya yeter mi?
Bence klasik bir beraberlik maçının havası var. Yani; birer puan onlara, iki puan Beşiktaş’a!