Favori olduğu bir maça çıktı Beşiktaş... Hem de dış sahada... Bizim takımlarımız kâğıt üzerinde önde gösterildiler mi hele kendilerini önde gördüler mi gevşerler. Ancak Beşiktaş dün öyle başlamadı. Gomez ile Gökhan kulübedeydi, ama nöbeti alan Cenk ile Kerim onları aratmadılar. Güneş takımın rakibini ciddiye almasını sağlamıştı. İyi ki de ciddiye almışlar. Zira uluslararası alanda adı öne çıkmamış rakip İskenderbey, oyunu ile ürküten düzeyde olmasa da dövüşken, çalışkan ve özgüveni olan, rahat bırakmayan bir takımdı. Öyle ‘kaleyi gel al’ diyenlerden değildi.
Cenk’in oyuna asılan yapısı ilginçti. Gomez onu karamsarlığa itmemişti. Çalışkan, araştırıcıydı. Bir de toplara iyi vurabilse ilk yarıda gol sayısını artırabileceklerden olacaktı. Sosa’nın güzel vuruşla gelen golü, öncesindeki iki çabuk pasın katkısıyla doğdu.
Takım ikinci yarıya hücuma çıkışlarda ağırlaşınca Şenol Güneş önce durgunlaşan Kerim’i alıp Gökhan’ı(54’), sonra (60’) Cenk’i alıp Gomez’i oyuna sürdü. Bu arada Sosa ve Quaresma goller atamadılar. Az sonra gol kaçıranlara Gökhan da eklendi. Gol kaçırmanın değeri olsaydı Beşiktaş dün şampiyon olurdu! Kaçan gollerin kaçış nedeninin çoğunluğu rakibin bozması değil, Beşiktaş’ta topu kullananın vuruş yetersizlikleri oldu.
Bu arada İskenderbey’in de geri yaslanan Beşiktaş üzerinde geldiğinde iki gol şansı yakaladığını ve atamadığını işaretlemeliyiz. Beşiktaş’ın temposunun giderek düşmesi rakibini rahatlatan başlıca nedendi. Rakibin baskısı sırasında bulunan kontratak şanslarını kullanırken Beşiktaş’ın yaşadığı hücum uyumsuzlukları, top kullanmadaki özensizlik, top kayıpları zaman zaman akıl almaz boyutlara ulaştı. Demek ki Beşiktaş hafta içi maçlarla trafik sıkıştıkça fizik güç yetersizliğine düşerek zorlanacak.