Şu HSYK neymiş de biz öğrenememişiz.
Birinci aşama şöyle yaşandı: Daha üç buçuk sene yüzde altmışa yakın bir referandum oyuyla değiştirilen Anayasanın HSYK maddesi bu kez TBMM’de değiştirilmek istendi.
Üstelik bu girişimin öncülüğünü de Sayın Cumhurbaşkanımız yaptı.
Anayasayı bir kez daha değiştirmenin zorluğu görüldü, AK Parti Anayasanın öngördüğü yasayı TBMM’ye getirdi ve geçirdi.
Şimdi gözler ve dikkatler Çankaya’da.
Sayın Gül imzalayacak mı, imzalamayacak mı?
Anayasa Mahkemesi ne yapacak, yürütmeyi durdurma kararı alabilecek mi, alamayacak mı?
Tüm bu kavgalar, kırılan burunlar, parmaklar, akan kanlar, Köşk, Anayasa Mahkemesi, hepsi ne için?
Bazı hakimlerin ve savcıların bazı yerlerde göreve getirilebilmesi ya da görevden alınabilmesi için.
Peki kim bu hakimler?
Bu hakimler aslında gerçekten hakim yüce sıfatını taşımayı hakediyorlar mı?
Bu hakimlerin iyileri (!!!!!) yükseliyorlar, yüce mahkemelere, mesela Yargıtay’a üye oluyorlar.
Hakimlerle, HSYK ile ilgili tartışmaları çok siyasi bir düzeyde yürütüyoruz.
Gelin meseleyi biraz daha matematiksel bir düzeye çekmeye çalışalım.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi geçtiğimiz ay 2013 senesi raporunu açıkladı.
Bu rapordan öğrendiğimize göre çok ama çok büyük bölümü yüce ve yüksek yargıçlarımızın imzalarıyla oluşmuş kararların AİHM’e taşınanlarından bugüne dek 2994’u hakkında AİHM’den karar çıkmış.
Ve AİHM bu sonuca bağlanmış 2994 Türkiye aleyhine açılmış dosya içinde 2639’unda Türkiye’yi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin en azından bir maddesini ihlalden mahkum etmiş.
Sözde ulusalcı, hukuk tanımaz, hukukçu oldukları bile tartışılır (Hukuk fakültesi mezunu olduklarına kuşku yok) yargıçların kararları nedeniyle Türkiye’nin mahkum olduğu tazminatları da zavallı vergi mükellefleri ödemişler.
Başka bir ifadeyle bizim yargıçlarımızın kararları Avrupa Mahkemesi önünde hukuki bir nitelik pek taşımıyorlar.
Sayın Çetin Altan’ın bir zamanlar bizim yerli para için kullandığı plastik han paraları örneği bizim yüksek yargı kararları için de geçerli, plastik han paraları ancak ilgili handa geçiyorsa, bu kararlar da ancak bizim ülkemizde geçerli.
Meselelerin biraz daha özüne bakmak isteyenlere AİHM’in sitesine girip 2013 raporuna bakmalarını öneririm.
Bu istatistikler yani bizim yargıçların ürettiği kararların yaklaşık yüzde doksanının AİHM’den döndüğü gerçeği ortada iken biz ciddi ciddi HSYK’yı yani AB standartlarında hakim niteliği pek taşımayan insanların nasıl tayin edileceklerini, üstelik birbirimizin burnunu, parmağını kırarak tartışıyoruz.
Biraz komik olmuyor mu?
Messi, Ronaldo, hatta bırakın bu süper yıldızları, bizim Caner, Gökhan, Selçuk bir transfer gerçekleştirseler bu durum basında tartışmalara konu olmalıdır.
Ama, mesela ben, bu yaşta, bu kilomla futbola başlar, bir takıma transfer olursam (!) bu çok komik bir durumdur, ama basın bunu ciddiye alır tartışırsa bu çok çok daha da komik bir durumdur.