Öcalan tarafından daha önce de dillendirilen akil insanlar fikri İmralı sürecinin 21 Mart sonrasında hayata geçmeye başlamasıyla üstünde en çok konuşulan konulardan biri oldu. Gazeteler kimlik tahmininde bulundu, yazarlar verilen görevin yerine getirilip getirilemeyeceğini tartıştı. Konunun magazinsel boyutu zaman zaman özünün önüne geçti.
Hükümet de bu tartışmalardan rahatsızlık duymuş olmalı ki, akil insanlar grubunun görev tanımını “psikolojik” diye açıklandı, sekretaryasının bir kamu kuruluşu tarafından üstlenileceği söylendi. Yedişer kişilik gruplara bölüneceği anlaşılan akillerin amacının toplumu çözüme hazırlamak olduğu belirtildi. Kısacası bu gruptan mucize beklenmemesi gerektiğini vurguladı.
***
İktidar belki de çözümün anahtarının kendisinde olduğunun altını çizmek istedi ve bu yüzden akil insanlara fazladan anlam yüklenmesine karşı çıktı. Ama aynı zamanda onların olası etkisini, çözüm sürecine katkısını zayıflattı. Keşke görev tanımı süreci halka anlatmak yerine bir tür arabuluculuk olarak takdim edilseydi.
Onlar nasılsa böylesi bir görev üstlenmemiş olsalar da, bir devlet kurumu tarafından koordine edilmeseler de çözüm sürecini desteklerlerdi. Konuştuklarıyla, yazdıklarıyla sürecin sağlıklı işlemesi için ellerinden geleni yaparlardı.
Umarız siyasi muhataplarıyla bir araya geldiklerinde görev tanımları farklılaşır ve her biri kendi alanında öne çıkmış bu insanlar daha etkin bir şekilde PKK’nın silahsızlanmasında, Türkiye’nin kendini yeniden tanımlamasında rol oynarlar.
Çünkü bu tür insanların katma değeri süreç içinde çıkabilecek krizlerin önlenmesinde, yönetilmesinde ve çözülmesinde ortaya çıkar. Onlar taraflar ve sorunlar üstü duruş ve tutumlarıyla bir tür arabuluculuk yada kolaylaştırıcılık işlevi görürler. Tarih boyunca da sorunların aşılmasında veya çözülmesinde akil, daha doğrusu “akıllı” denen insanlara önemli sorumluluklar düşmüştür.
Günümüzde Nelson Madela’nın öncülüğünde kurulan ve üyeleri arasında Martti Ahtisari, Gro Harlem Brundtland, Fernanda Cardoso, Jimmy Carter, Kofi Annan gibi devlet başkanlığı, başbakanlık ve BM genel sekreterliği yapmış insanların bulunduğu “The Elders” dünyanın çeşitli sorunlarına müdahale etmekte, çareler üreterek çözümlerine katkıda bulunmaya çalışmaktadır.
İtalya’da hükümet kurulamayınca sistemi ayakta tutmak için yine devletin çeşitli organlarının başında bulunan insanlardan bir grup oluşturulmakta ve siyasi partiler arasında arabuluculuk yapmaları istenmektedir. Akil insanlar Nijerya’da, Togo’da, Gana’da, Benin’de kabileler arasında çıkabilecek sorunların çözümünde tarih boyunca rol oynamışlardır.
Farklı kökenlerden gelen gruplar arasında, özellikle de cinayet gibi sorunların kan davasına dönüşmemesinde “barış hacıları”, “toplumun gözü” gibi kavramlarla tanımlanan bu insanların en büyük özelliği toplumca kabul edilen istisnai kimlikleridir. Akil insanlar hemen her yerde güçlerini kimliklerinden, sorunlar üstü duruşlarından almaktadır.
***
Akil insanlara Antik Yunan’da, İncil’de de rastlanmaktadır. Kavram bizim kültürümüze de hiç yabancı değildir. Kan davalarının sonlandırılmasında bu “kurum” sıklıkla kullanılmış, toplumsal meşruiyeti olan insanlar arabuluculuk yapmıştır. İnsanların akilliğine ve adilliğine olan inanç sarsılmadıkça ürettikleri çözümler kabul görmüştür.
İmralı sürecinde karşılaşabileceğimiz sorun bu insanların taraflarla, “devlet” ya da çözüme katkı veren iki siyasi partiden biriyle özdeşleştirilebilecek olmasından kaynaklanmaktadır. İade-i itibar, bu toplumsal müessesenin özerkliğinin sağlanmasıyla mümkündür. Sürecin selameti açısından akil insanlar “kurumu” siyaset üstü bir mertebeye taşınmalıdır.