Gaziantep’te TÜRGEV Hatice Hatun Kız Öğrenci Yurduna konferans için misafir oldum.
Akşamüstü uçağıyla gidip birkaç saat kalıp gece uçağıyla döndüm.
TÜRGEV yurtlarına ilk konferansımdı. Biraz bahsetmem gerektiğini düşündüm. Zira hiç tahmin ettiğim, beklediğim gibi değildi.
Yıllarca üniversiteliler çok çekti yurtlardan. Yakın geçmişte üniversite yurdu demek sefalet demek, yokluk demek, çaresizlik demekti. Yurtlarda okul hayatına başlayan gençler bir yolunu bulup da öğrenci evine geçmek için gün sayardı.
Eve çıktığında da bahtına nasıl bir ev arkadaşı çıkarsa... Evine geldiğinde tuhaf sürprizlerle karşılaşmak, hayata atılmadan rahatsız edici ortamlarda kalmak o dönemin standardı gibiydi adeta.
Baksanıza, iki ucu çoklu denklem.
Sonra ne oldu? Anadolu’nun masum, çalışkan çocuklarını, “biz de alnı secdeye değen insanlarız, oralarda kalacağına bizde kalsın” diye ortaya çıkan “birileri” sahiplendi. Başka bir öğrenci evi yapısı koydu ortaya. Ölümü görenler sıtmaya razı olmuştu. O “masum” evlerin aslında kuruluş amacının ne olduğu yıllar sonra anlaşılacaktı.
Meğer ne masum yaklaşmışlar, dertlerini eğitim, gençlik filan sanıp aldanmışız.
Anadolu’nun saf insanına başka seçenek bırakmayıp kendi eliyle kendi evladını, canını ciğerini teslim ettiren yapı yıllar sonra esas planına bir organize terör örgütüne, FETÖ’ye evrilecek, aslına rücu edecekti.
Bütün bunları niye anlattım? Geçmişi bu kadar kolay unutmayalım diye anlattım.
TÜRGEV Yurduna girdiğimde bütün bu yıllar geçti gözümün önünden. Neler yaşamışız, neler atlatmışız. Nasıl bir beladan kurtulmuşuz dedim kendi kendime.
Muazzam bir konferans salonu. Beş yıldızlı otel gibi bir bina. Yüzü gülen, mutlu gencecik pırıl pırıl kızlar. Anne şefkati ile onlara kol kanat geren eğitmenler. Her hafta bir sosyal etkinlik. Kendi alanında Türkiye’nin en iyi isimlerini organize ederek düzenlenen etkinlikler.
Üstelik de öğrenciler zengin, varlıklı gençler değil. Aralarında Suriyeli de var, Kosovalı da var, Bayır Bucak Türkmeni de, Türkiye’nin her yerinden pırıl pırıl genç kızlar. İyi yurtlarda kalabilmeleri için devletin verdiği sosyal yardım ve barınma desteği sayesinde ailelerine yük olmadan kalabilen her sosyal statüden genç.
Sonra aklına TÜRGEV ile ilgili yapılan karalama kampanyaları geldi. Eğer TÜRGEV yurtlarına engel olabilselerdi bu pırıl pırıl fidanların bu imkanlardan yararlanamamasının, belki bu yüzden okuyamamasının, okursa da kalmak zorunda kalacağı ne olduğu belirsiz yerlerde başlarına geleceklerin hesabını da onlar verecekler miydi? Hayır. Onlar istemeyiz deyip geçecekler, bu gençlerin ne olacağını düşünmeyeceklerdi.
Ne diyelim, Allah “düşünenlerden”, taş üstüne taş koyanlardan razı olsun.
Not: Türgev konferansına “abisi olmayanlar parmak kaldırsın” diye başladım. Yarıdan fazlası parmak kaldırdı. “Artık var, bundan sonra bu soru sorulduğunda hiçbiriniz parmak kaldırmayın” demek geldi içimden. Dedim de. Alkış koptu. Meğer ne çok hasretmiş gençlerimiz bir abi sevgisine. Buradan tekrar sesleniyorum hepsine; İstanbul’da bir abiniz var. Unutmayın.
Not 2: Yukarıda anlattığım harabe kredi yurtlarının benim öğrencilik dönemimdeki haliydi. Artık KYK yurtları da eskisi gibi değil. Orada da çok büyük emekler var. Bir gün de KYK yurtlarını anlatırım.