Kendisi olabilen, düşünebilen, objektif davranabilen, bilgiyi kaynağından alabilen ve düşüncesini cesaretle açıklayabilen bir yiğit fikir ve kültür adamıydı D. Mehmed Doğan.
Bazen yakınımızdaki cenazelere bile katılma ihtiyacı hissetmem. Mehmed Doğan'ın vefatını duyunca kendimden bir parça kopmuş gibi bir duygu çöktü üstüme.
Ankara'ya kadar gitme ihtiyacı hissettim.
Kendisiyle her konuda anlaştığımız söylenemez ama ittifak ettiklerimiz ihtilaf ettiklerimizden daha fazlaydı.
Herkesin söyleyemediğini rahatlıkla söyleyen ve yazabilen cesur bir kültür adamıydı.
Desteklenmesi gereken bir fikir adamıydı.
Resmi tarihin yalanlarına cesaretle cevap veren yiğit bir adamdı Mehmed Doğan.
Kemalistlerin göklere çıkardığı tek parti döneminin gerçek yüzünü yazmaktan çekinmezdi.
Yakın tarihe yönelik bir meydan okuma kitabı olan Batılılaşama İhaneti bir dönemin el kitabıydı.
En son '1932 Dini İnkılap Yılı' isimli kitabını göndermişti bana. Hatta bu sütunda o kitapla ilgili bir de makale yayınlamıştım. Dönemin milli eğitimdeki karnesini anlatıyordu.
Mehmed Doğan'ı yazılarıyla tanırdım ama yüz yüze görüşmemiz 1990 senesinde oldu.
O sene haftalık 10 yıl süreyle yayınladığım Yörünge Dergisi için hazırlık yapıyordum. İslami camiada yayınlanan gazete ve dergilerden farklı olarak toplumun tüm meselelerinin ele alınacağı bir yayın politikası hedefliyordum.
Bizim camianın yayın organları sinema, spor gibi alanlara hiç girmez, diğer sanat dallarıyla pek ilgilenmezdi.
Bizim kuralımız ise eşyada aslolan ibahadır kuralından hareketle haram olmayan her şeyin mübah olduğunu ve bizim de mutlaka her konuda görüş belirtmemiz gerektiği istikametindeydi.
Hatta yayına başlamadan önce bin adetlik bir deneme baskısı yapıp fikir verebilecek çevrelere dağıttık.
Çok iyi hatırlıyorum Vefa Lisesi Müdürü Muammer Bey deneme sayımızı alıp orada sanat, spor, sinema sayfalarını görünce şaşırmış tv program akışını görünce de 'Hay Allah razı olsun tv programlarını görmek için Hürriyet alıyordum!' tepkisi vermişti.
Tabii siyaset dahil her alanda iddialı olunca Ankara'da temsilcilik açmak şarttı.
Hazırlık sürecinde Ankara'ya gittim ve Mehmed Doğan beyin kurucusu ve başkanı olduğu Yazarlar Birliği'nde bir toplantı yaptık. Yüz yüze görüştüğümüz 20 civarında kültür adamının arasında Mehmed Doğan merhum da vardı.
O görüşmede Mehmed Doğan, Necdet Konak, Mehmet Cemal Çiftçigüzeli her sayı için destek sözü verdiler.
Ankara'daki ilk temsilcimiz Celil Güngör beydi. Kızılay'da bir büro açmış donatmıştık. Celil Güngör Ankara'nın nabzını çok iyi tutan, siyasetçilerle ve bürokratlarla rahat görüşüp bilgi toplayan, haber dosyaları hazırlayan haftalık tv programlarını TRT'den alıp gönderen kaliteli ve başarılı bir temsilciydi.
Ankara'da yazabilen çok sayıda değerli şahsiyetlerin katkısını da sağladı.
Mehmed Doğan Merhum Yörünge'nin başyazarıydı!
Merhumun en uzun süre yazı yazdığı yayın organlarından biri oldu Yörünge.
Vefatını duyunca başyazarımızın cenazesine katılmak için Ankara'ya gittim.
Hacı Bayram camiinin avlusuna girince Yörünge ekibiyle karşılaştım.
İlk temsilcimiz Celil Güngör, görevi devralan Taceddin Ural, yazılarıyla destek veren Erbay Kücet ve Mustafa Şahin hep birlikte Yörünge yıllarını yâd ettik.
O sırada Halil Ürün Bey aramıza katıldı ve Yörünge'nin Konya belediye başkanlığı döneminde kendisiyle ilgili yaptığı yayınlardan sitayişle bahsetti.
Biraz sonra Şükrü Karatepe aynı şekilde Kayseri Belediye Başkanıyken herkesin kendisine saldırdığı dönemde Yörünge'nin lehinde yaptığı yayınları hatırlattı.
O yayınların hepsinin başyazarı Mehmed Doğan'dı.
Güzel insanların cenazesi de bereketli oluyor.
Cenaze çok sayıda eski yeni dostun bir araya gelmesine vesile olmuştu.
Cenazeye cumhurbaşkanının katılması ister istemez protokol uygulamasını beraberinde getirdi. Koruma tedbirleri ve kalabalıktan tabuta yaklaşamadık bile.
Mehmed Görmez hocanın ve cumhurbaşkanının özlü konuşmalarından sonra ebedi istinatgâhına uğurladık
Allah rahmet eylesin. Camiamızın başı sağ olsun.
Cenaze namazından sonra ayrılırken meydandaki kafede oturan Bülent Arınç beyi gördüm. Daha doğrusu o beni gördü davet etti. O arada Yörünge yazarlarından bir diğeri merhum M.Akif İnan beyin bir yakını da bir grup ile geldi oraya.
Bülent bey Mehmed Doğan merhuma yeterince destek verilmediği(!) özeleştirisinde bulundu.
Tabii kastettiği kendisine başyazar olarak değer vermiş, telif ödemiş ve sigorta primini yatırarak destek vermiş olan şahsım değildi!
Ben herhangi bir cemaat ya da gruba mensup olmadığım, cemaat/grup farkı gözetmeden insana ve kaliteye değer verdiğim için olsa gerek o dostların çevresi bizi görmemeye çalışırlar.
Ben de Yazarlar Birliği üyesiyim ama o çevre Mehmed Doğan'ın Yörünge'de uzun süre yazı yazdığını görmezden gelir!
Rahmetli Ömer Lütfi Mete'nin de en uzun yazı yazdığı yayın organı Yörünge olmuştur ama hakkında yazanlar, belgesel çekenler Yörünge'yi hiç görmemişlerdir!
Gören görüyor, o da bize yetiyor!
Ne demiş atalar?
'İyilik yap denize at, balık bilmezse Hâlik bilir!'
TEBRİKLER
Trabzon'un fetih yıldönümü olan 15 Ağustos günü her sene Patrik Bartholomeos'un katılımıyla Sümela Manastırı'nda yapılan dini ayin, milli duyguları yüksek Karadeniz halkını ve ülkedeki tüm muhafazakârları rahatsız ediyor ve muhalif siyasetçiler de bu bahaneyle iktidarı acımasızca eleştiriyorlardı.
Vatandaşlar ayine değil ayinin haklı olarak seçildiği güne ve o günde verilen Rum Puntos mesajlarına tepkiliydi.
Vatandaşların haklı tepkisini ve hassasiyetini dikkate alan yetkililer, hassasiyetin provokasyona ve fiili eylemlere dönüşme riskini ortadan kaldırmak için olsa gerek bu sene ayini 23 Ağustos'a ertelemişler.
Dini ayini yasaklamak dinen de hukuken de doğru değildir.
Dini ayinin istismarı da aynı şekilde yanlıştır.
Bu karar hem vatandaşları memnun etmiş hem de muhalif siyasilerin istismarına kapıyı kapatmıştır.
Bize düşen de bu isabetli karara katkısı bulunan herkesi kutlamak ve teşekkür etmektir.
Tebrikler teşekkürler!
Tabii ki ayin öncesinde, sırasında ve sonrasında verilecek siyasi mesajlara dikkat!