Bana mı öyle geliyor, bilmem; ama Beşiktaş’ta bir yenilik daha görüyorum. Hep beklediğim bir şeydi bu.
Oyun akışında bir avantaj ele geçirdi mi duraksar, bunu kullanmazdı Beşiktaş. Söz gelimi durumu 2-0 yaptı mı ya da rakip bir nedenle eksildi mi bunu değerlendirmeye yönelmezdi. Kendisi de yavaşlar, gevşerdi.
Oysa aynı çizgisini sürdürmeli, bundan doğan üstünlüğü skoru yükseltmeye kullanmalı, temposunu düşürmemeliydi. Zira futbol bir gösteri oyunuydu ve öncelikle yandaşları sonra da futbolseverler coşkulu oyun ve sonuçlardan keyif alırlardı. Beşiktaş’ın içinde bu yapının geliştiğine tanık olduk Antalya karşısında. Özellikle Eto’o’su ile gündem olan ve ligde adından söz ettiren Antalyaspor’un, yeni stadın açılışında coşkulu taraftarı önünde sahip olduğu özgüvene karşı bunu gösterebilmesi değer taşıyor.
Gol yemeden de, yedikten sonra da futbolu daha iyi oynamaya, daha üretken olmaya çalışarak, kapanmadan, yalnızca yememeyi hedef alan bir dar yaklaşım içinde kalmayan Antalya’nın bu tutumunu, kendi özelliklerini belli bir durgunluğun içine düşmeden değerlendirdi Beşiktaş. Hep çalıştı, hiç amaç durgunluğuna kapılmadı.
Attığı 5 gol var, atamadığı 5 gol var!
Maçın yorumunda bu atamadığı 5 golü özet bir bakışla ele almaya çalıştım. Çünkü eğer Beşiktaş bu oyunu oynayabiliyorsa, o atamadıklarını da atabilmeli.
Maçta Sosa ve Gökhan’ı yoktu Beşiktaş’ın. Sosa gripti, Gökhan’da adale sorunu vardı. Süper Ligi ve Avrupa Ligi’ni 15 adamla yürüten Şenol Güneş iki önemli eksiğin açığını bu 15 içinden yapabildi. Quaresma ve Necip oynadı... Necip Oğuzhan’ın, Oğuzhan Sosa’nın görevlerini üstlendi. Oğuzhan, maç yorumunda belirttiğim gibi ‘başrolü’ oynayacaktı. Oynadı da. İşte bu rolde olduğu için onun da eksiklerini gördüm. Özetle, top kullanmada ve gerektiğinde tutmada oldukça ustaydı. Ancak topu kullanma çabukluğunda aynı değeri taşımadı zaman zaman. “O kadarını istemek de fazla”, demeyin. Yapabildiklerine bakarak, yapmadıklarını beklemeliyiz ondan. O zaman tam bir yıldız olacaktır. Düşünün savunma aralarına, arkasına, bizim izlerken aklımıza gelmeyen yerlere topları, kendisi topla buluşur buluşmaz çıkardığını... Ve oralara arkadaşlarının koştuğunu... Fizik olarak da giderek geliştiği için, müthiş bir adam olur. Bunları da verebileceğini akla getirdiği için onun başrolünü daha iyi oynaması gerektiğini düşünüyorum.
O zaman Arsenal’dan geldi, M.United’a gider. Ama ben olsam satmam. Kendim United olmaya bakarım.