Aslı Özge üçüncü uzun metrajlı çalışmasında sinemamızda artık ender rastlanan ‘kentli’ bir filme imza atıyor. Taşra ya da varoşta geçen ve bireyselden çok toplumsalı mesele edinen filmlerin arasında, sadece entelektüel bir çiftin orta yaş bunalımını ele alan konusuyla değil rafine anlatımıyla da öne çıkıyor Hayatboyu. Her planı ince ince tasarlanmış, titiz mizansen ve görüntü yönetiminin yanı sıra oyuncularının mükemmel performanslarıyla da övgüyü hak ediyor.
Ela bir güncel sanatçı, Can bir mimar. Biricik kızları çoktan yuvadan uçmuş. Ancak onunla birlikte oldukları sahnelerde bir aile olduklarını hissettiriyor film. Yoksa karı koca ve ebeveyn gibi değil, ev paylaşan bir çift gibiler... Her köşesine ellerinin değdiği belli olan çok hoş bir evde yaşıyorlar. Ela incecik, Can spor yapıyor. Seçkin bir çevrede sosyal yaşamları var. Giysilerinden iş ortamlarına dek sofistike bir hayat sürüyorlar...
Kısa bir serimlemeden sonra film hemen sorusunu önümüze getiriyor: Peki bir hayat böyle sürer mi? Hayatboyu her şey olur da aşk yerinde durur mu? Bir yastıkta kocanır mı eskilerin dilediği gibi?
Ela ile Can, bağırıp çağırıp kavga etmek şöyle dursun, olağan şüpheli erkeğin daha genç bir kadınla macerası nedeniyle sekteye uğrayan ilişkilerini enine boyuna tartışmıyor bile! Ela, yeni bir eser tasarlıyor: Kocaman bir kaya parçasını sergi alanının girişine asıyor! Taş öyle çok okumaya açık bir metafor ki! Hatta filmin bütününde de her an her şeyi ezebilecek olan taşların ağırlığı hissediliyor.
Can, deprem ertesi Van’a gidince gerçek dünyayı, muhtemelen gençlik ideallerini hatırlıyor... Uçağın havaalanına iniş planı bile başlı başına bir tebdili mekanın, kendinden uzaklaşmanın etkisini hissettirir güçte.
Dünya prömiyerini Berlin Film Festivali Panorama Special bölümünde yapan Hayatboyu’nun neden Altın Ayı adayları arasında yer almadığı film endüstrisince sorgulanmıştı... Gerçekten de Hayatboyu, Aslı Özge’yi her platformda temsili hak eden, olgun bir sinemacı düzeyine taşıyor.
Filmin Künyesi
Yönetmen ve senarist: Aslı Özge
Oyuncular: Defne Halman, Hakan Çimenser, Süreyya Güzel, Gizem Akman, Onur Dikmen, Haktan Pak.