İşimiz çok zor dostlar.
Bir yanda korkaklık, öbür yanda ihanet kol geziyor çünkü.
İyi ki başımızda korkmayan bir liderimiz ve ölümü şehadet bilen yiğit milletimiz var bizim. Yoksa çoktan bitmiştik biz.
Yenilmiştik biz dostlar!
Gezide yenilirdik!
17/25 Aralık’ta biterdik!
Yüce Divan kumpasında ipimiz çekilirdi!
***
15 Temmuz’da FETÖ’cü bir darbe kalkışması oluyor.
Liderimiz ölüme meydan okuyor. Aziz milletimizi ölümüne meydanlara çağırıyor.
Ölüme meydan okuyup İstanbul’a doğru milletinin bağrına uçuyor. Milletimiz liderinden aldığı çağrıyla tankların altına yatıyor, üstüne çıkıyor.
Aziz ve pak vücutlarına yöneltilen kurşunlara meydan okuyor büyük bir cesaretle. Peki o birileri nerde?
Cumhurbaşkanı’mızın yanında başka zamanlarda poz vermek için elli takla atan o birileri nerde?
Liderin “Meydanlara çıkın!” çağrısı sadece gariban halk için mi?
İstanbul’da olacaksın ve liderinin bu çağrısına uymayacaksın!
Liderinin ölüm çemberinden geçerek ulaştığı İstanbul’da yanında olmayacaksın!
Milletin meydanlarda yiğitçe çarpışırken sen sığınacak bir liman arayacaksın öyle mi?
Darbe gecesi meydanlarda görünmeyenlerin, darbe başarılı olsaydı silahımı alıp vuruşurdum demesine bilmem ki ne denilir?
Korkaklar tarih yazamazlar.
Liderini yalnız bırakanlarla yol arkadaşlığı yapılamaz.
Davası için ölmesi gerektiği yerde can derdine düşenler topluma önderlik yapamazlar.
***
15 Temmuz bir turnusol işlevi görmüştür.
Ve bundan sonra hiçbir şey artık 15 Temmuz öncesi gibi olamaz.
Benim milletimin yiğit evlatları çıplak elleriyle ölüm kusan silahlara meydan okuyacak ve ben liderimin çağrısına rağmen can derdine düşeceğim, sonra da hiçbir şey olmamış gibi kahramanlık taslayıp kaldığım yerden yola devam edeceğim, yok öyle yağma!
Bu millet ne bu duruma müsaade eder, ne de bu durumda olanlara artık gönül dünyasında yer açar...
***
Bulunduğu ilde FETÖ’cü yapılanmaya, özellikle de iş dünyasındaki yapılanmaya hamilik yapanlar, evet, 17/25 Aralık’tan sonra bile bunu yapmaya çalışanlardan bunun hesabı sorulmayacak mı?
O FETÖ’cü unsurlar bugün içerde.
İşyerlerine de kayyum atanmış durumda. Peki onlara hamilik yapanlar, onların palazlanmasına imkan sağlayanlar, onlara yönelik bir operasyon olduğunda onlara arka çıkanlar, onlara gözaltı yapan emniyet müdürlerini siyasi güçleriyle adeta tehdit edenler hiç mi suçlu değil? Kulağımıza bugün de hoş olmayan duyumlar geliyor.
Ersoy Dede kardeşim yazdı geçen gün. Bazı önemli makamlardaki siyasilerin bilmem kimi kurtarmak için telefonlara sarıldıkları iddiası doğruysa bu asla affedilemez. 15 Temmuz’da milletimiz kanını bu tür siyasiler için dökmedi.
Aziz şehitlerimizin kanlarına ve aziz milletimizin hassasiyetlerine herkes saygılı olmalı.
Dün 17/25 Aralık sürecinde liderini yalnız bırakanları unutmadık.
FETÖ’cü unsurlara yönelik operasyonlar başladığında “cadı avı yapılıyor, cübbemi giyer inerim sahaya ha!” diyenleri de unutmadık.
***
Kurunun yanında yaşın yanmasına izin veremeyiz elbet. Bir tek masum insanın canının yanmasına göz yumamayız elbet.
FETÖ’cü unsurların kendileriyle birlikte can kardeşlerimizi ve dava arkadaşlarımızı yakmalarına da izin veremeyiz elbet.
Ama FETÖ’cü oldukları bilinen kişiler veya kurumlar için devreye girmek affedilemez bir cürümdür. PKK terör örgütüne kalemiyle arka çıkan, terörün kendisini meşrulaştırmaya çalışan ünlü kişiler için devreye girmek de affedilemez.
Kendi davasına cesaretle sahip çıkamayanlar nedense başka davalara burunlarını sokmaktan kaçınmıyorlarsa oturup düşünmemiz lazım dostlar!
Lider, milletinin isteği doğrultusunda devletin sorunlu kurumlarını yeniden yapılandırıyor büyük bir cesaretle.
Aynı cesaretle sorunlu siyaset kurumunun da yeniden yapılandırılması gerekiyor.
Milletimizin liderinden talebidir bu.
***
Kimlerin geçmişte hangi söylemlerin arkasına sığınarak ihanet ettikleri hatırlanırsa, kimlerin ihanet edebilecekleri de öngörülebilir.
Korkaklarla ne tarih yazılır, ne de büyük davaların siyaseti inşa edilebilir.