Kasımpaşa karşısında seyrettiğimiz Fenerbahçe farklı kazanınca, “İşte bu Fenerbahçe” diye ümitlenen olduk. Ziraat Türkiye Kupası’nda Kayseri karşısında seyrettiğimiz Fenerbahçe ise Kasımpaşa karşısındaki görüntüsünden inanılmaz derecede uzak ve yavan kaldı.
Maçın ilk çeyrek zamanı içinde Sinan ile Kayserispor bir golle öne geçince, oyuna da ağırlığını koyan, takım halinde organize olan bir ev sahibi takım izledik. Sinan’ın atmış olduğu golün, Hasan Ali ile Kadlec’in acemice savunma hatalarından kaynaklandığını söyleyebilirim.
Pozisyon zenginligi Kayseri açısından, Fenerbahçe’ye göre çok daha fazlaydı. İnanılmaz goller kaçırdılar. Birkaçını kaleci Mert engelledi. Bir de Serkan’ın gollük şutunun direkten dönmesi, ayrı bir şanssızlıktı takımı adına.
Fenerbahçe’de Emenike’yi son dönemlerde beğenmez olan ben, bu maçta izlediğim Webo’nun da Emenike’den bir farkı olmadığını söyleyeyim.
Fenerbahçe, adına şanına yakışmayan futbol sergileyerek, form grafiğini inişli çıkışlı bir hale sokan oldu.
Caner biraz hareketli; fakat kendisi ile kavga etmekten, performansını yükseklere çıkaracağına, takımını da zaman zaman gerilime sokuyor.
Fenerbahçe’nin de kaçırdığı goller vardı. Maçın son dakikalarına yaklaşan bir sürede, genç Ramazan topu iyi kontrol edebilseydi, ayağından açmasaydı, gol yapan olurdu.
Kayseri’nin çok kaçırdığı maçta Fenerbahçe; duran toptan, kornerden topa kafa vuruşuyla Bekir ile maçı eşitleyen oldu.
Fenerbahçe’nin futbolu hakikaten keyif vermiyor. Bu futbolla kazansa ne olur, kaybetse ne olur? İzleyenlere zevk vermedikten sonra, tribünlerin dolmasını nasıl beklersiniz ki? Yazımı, verdiğim başlıkla noktalıyorum: Fenerbahçe bir var, bir yok.