Maçta ilk yarı itibariyle Bursaspor, Fenerbahçe’den her hattıyla çok üstündü. İyi bir savunma anlayışı, mükemmel orta saha organizasyonu, hücumda çoğalan halleriyle, kanat akınlarıyla Fenerbahçe’yi ilk 45’te bunalttılar.
Batalla’nın sürüklediği akında ilk önce Murat’a verdiği pas, Murat’ın da Ferhat’ı golle birleştiren pasıyla, Bursaspor öne geçen oldu.
Fenerbahçe, prese özen göstermeyen, önde basma niyetinde olmayan ve dönen topların hepsini rakibine terk eden görüntüsüyle, hiç de iç açıcı futbol sergilemedi ilk yarıda. Bursaspor’un üstünlüğü Ferhat’ın attığı golle noktalanırken, Kuyt’ın akıllara durgunluk veren pas hataları, her yaptığı ortada topları rakibe çarptırması, kendisine yakışmayacak şeylerdi. İyi niyetinden asla şüphe etmem. Fakat üretimde hayli eksik gözüktü.
İkinci yarı ise o vasıfsız gördüğümüz Fenerbahçe dirilişe geçen futboluyla alkış aldı. Ersun Yanal’ın Emre’yi ve Webo’yu takıma monte etmesiyle Fenerbahçe hücumda çoğalan, pozisyon üretmekte olağanüstü çaba sarf eden görüntülere geçti. Oyuna girer girmez golü atan Webo ile de maçı eşitleyen oldu.
Bitmedi Fenerbahçe’nin baskısı. Baskı sürerken, bu kez de Emenike’nin kafa golüyle Fenerbahçe skorda galip duruma geldi.
İkinci yarıda Fenerbahçe’nin heyecan verici futbolu, sonuca da olumlu yansıdı.
Ancak tam maç bitecek derken, kırılma anında kaleci Volkan’ın hata yapıp üstüne gelen topu auta gidiyor zannederek bırakması sonucu, Batalla skora yeniden denge getirdi.
Tam bu hata 2 puana mal oldu derken, bu kez Egemen sahneye çıktı. Caner’in frikikten seken topunu kaleye gönderen Egemen, attığı golle Fenerbahçe’yi galibiyete taşırken, bu 3 puan Galatasaray derbisi için de büyük moral oldu.
Fenerbahçe’yi takım olarak 2. yarıdaki oyundan dolayı kutluyorum. Bir de Sezar’ın hakkı Sezar’a... Ersun Yanal’ı daha çok kutluyorum. Öyle bir zamanlamayla oyuncu değişiklikleri yaptı ki, 3 puanın alınmasına damgasını vurdu.