Şarık Tara’nın dünyanın sayılı işadamlarından biri haline gelmesi Türkiye Cumhuriyeti’nin paralel tarihi gibi. 1930 Üsküp doğumlu. Küçük yaşta İstanbul’a geliyor; hem okuyor, hem çalışıyor. İTÜ’den mühendis olarak mezun olduktan sonra 27 yaşında kendi işini kuruyor. Eniştesiyle birlikte. ENKA (Enişte-Kayınbirader) böyle doğuyor. Bugün 40’tan fazla ülkede taahhütler üstlenmiş, en hayati alanlarda yatırımları bulunan bir holding ENKA...
“Nereden çıktı Şarık Tara, ne vesileyle ENKA’dan bahsediyorsun?” sorusuna cevabım şu: Slovenya’da faaliyet gösteren ‘Uluslararası Ortadoğu ve Balkanlar Enstitüsü’ (Ifimes) 2012 yılı hayat boyu başarı ödülünü Şarık Bey’e verdi ve ben de oradaydım. Sadece ben değil; Balkan ülkelerinden pek çok devlet ve siyaset adamı da törene katılmak üzere gelmişlerdi.
Yakından tanımıyorum Şarık Bey’i; tören öncesinde yapılan konuşmaları dinler, hayatıyla ilgili belgeseli izlerken ülkem adına müthiş sevindim. Beş parasız geldiği ülkede dünyanın sayılı zenginleri arasına girmesini sağlayan yolculuğu ona sadece para kazandırmamış, uluslararası şahsiyetlerin dostluğunu da sağlamış; o da dostluklarını kendisine imkânlar sunmuş ülkesi yararına kullanmış...
İstanbul’un en iyi eğitim kurumlarından ENKA Okulu’nda yapılan törene, dostları, ya bizzat ya da görüntüleriyle katıldı.
Törenin başlamasını beklerken iPad’imden yabancı gazetelere göz attım. Chicago Tribune gazetesinin sayfaları arasında dolaşırken karşıma tanıdık bir imza çıkmasın mı? Merkezi Cidde’de bulunan ve bütün Müslüman ülkelerin üyesi bulunduğu İslâm İşbirliği Teşkilâtı’nın (OIC) genel sekreteri Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu itibarlı Amerikan gazetesinde çıkan yazısında, temsil ettiği ümmet adına, Beşşar Esad’a, “Artık çekil” çağrısı yapmış...
Ekmeleddin Bey, yazısında, başında bulunduğu örgütün, üye ülkelerin egemenlik hakları ve toprak bütünlüğü konusunda titiz davrandığını, ancak Suriye’de yaşanan devlet vahşetinin dayanılmaz hal alması yüzünden ahlâki bir sorumlulukla tavır belirlediğini anlatıyor... Yıllar boyu her görüştüğünde reformlar yapması için sürekli Esad’ı teşvik ettiğini de belirtiyor Ekmeleddin Bey...
Son katıldığı TV-24 programında, Başbakan Tayyip Erdoğan, uluslararası câmianın çabalarının ve bu arada OIC’nin gayretlerinin de boşa gittiğini söylemişti... OIC adına genel sekreter Prof. İhsanoğlu, Chicago Tribune’den, dünyanın ilgisini Suriye’deki vahşete çekmiş; belli ki çabalar sürüyor...
Mutlaka hazır bulunmam gerektiğini düşündüğüm için, Lütfü Kırdar’a, ‘Hilye-i Şerif ve tespih sergisi’nin açılışına koştum, törenin yemek faslına katılmayarak... O da ne? Açılış istikametine giden bütün yollar trafiği felç etmemiş mi? Kendi kendime “Mutlaka uğramalıyım” sözü vererek yolumu İTÜ’nün Maçka’daki Türk Sanat Musikisi Konservatuarı’na doğru çevirdim.
Ülkemizin yaşayan en büyük bestecisi onuruna verilen konsere yetişmek üzere...
Velut bir bestecidir Amir Ateş; bir bölümü hepimizin dilinde dolaşan 2000’den fazla şarkıyı ve ilâhiyi bestelemiştir. Yanlış okumadınız: Bestelediği eserlerinin sayısı üçbine yakındır. Musikimize uzun yıllardır hizmet sunmakta olan Üsküdar Musiki Cemiyeti’ne başkanlık yapmakta, yeni bestekârlar yetiştirmek üzere dersler vermektedir...
Eyüp Musiki Vakfı sadece Amir Ateş’in eserlerinden oluşan bir konser hazırlamış... Sinem Genç şefliğindeki vakıf korosu üyelerinin birlikte ve solo olarak seslendirdiği şarkıları dinledik önce; sonra da sesi ve üslubuyla haklı bir beğeni kazanmış Ahmet Özhan’ın seçtiği Amir Ateş şarkılarıyla ilâhilerini...
Gençler arasında hoş sesler vardı.
Ahmet Özhan sadece bir ses virtüozu değil, anlattığını dinletir bir sahne sanatçısı da... Üsküdar Musiki Cemiyeti’nde Emin Ongan’dan ders alırken yaşadıklarını, Amir Hoca’yla geçen günlerini, bu arada tasavvuf zevkinin insana neler kazandırdığını tatlı tatlı anlattı.
Ne güzel bir geceydi, bilemezsiniz.
Cumartesi pek çoğunuz için tatil günü; ama görüyorsunuz, sizler tatil yaparken bizler hiç boş oturmuyoruz.