Selahattin Demirtaş’ın eşine twitter üzerinden yapılan hakarete dair söylenmedik söz kalmadı herhalde. Kimi en sert şekilde kınadı.. Kimi bunun tipik bir sosyal medya tacizi olduğu ve dikkate alınmaması gerektiğini tavsiye etti. Kimi “benzer saldırılara biz de defalarca uğradık yanımızda kimseyi göremedik” diye sitem etti.. Kimi de bu toplumsal tepkinin birleştirici yönüne dikkat çekti..
***Daha beteri de oldu kuşkusuz.. O taciz içeren sözü alkışlayanlar oldu.. Oradan yola çıkarak askerlerimizin eşlerine dönük benzer taciz sözleri yazanlar da.. Ve daha neler neler.. Tek başına tek bir twit bakın koca toplumu nasıl bir tartışmaya itti.
***Benim ise bu süreçte bir suç duyurusu düştü önüme.. Şikayetçi Muhammed Emin Tokcan.. Bu ismi Çeçenlerin özgürlük mücadelesini izleyen bizim kuşak çok çok iyi hatırlar.. Abhazya ve Çeçenistan cephelerinde Yalnız kurt Şamil Basayev’in en yakınındaki isimlerden biriydi. Tabii Türkiye’de geniş kitleler; Feribot kaçırma girişiminden ve otel baskınından tanıyor onu.. Şimdilerde ise Sakarya’dan Düzce’ye, bölgedeki Çerkes, Abhaz, Çeçen çevrelerde sözüne itibar edilen bir işadamı.. İşte bu isim, Demirtaş’ın eşine dönük taciz için suç duyurusunda bulundu.. Ve dilekçesinde çok çok önemli bir şey söyledi.. Dedi ki; “... Bu paylaşımı şiddetle kınıyorum. Bazı kötü niyetli kişilerin, askerlerimizin karısına kızına yaptığı hakaretleri de kınıyorum.. ‘Onlar küfür etti biz de edelim’ anlayışı baştan hatalı bir yaklaşımdır.....’Sen onun hakaretine sessiz kaldın ama bu hakareti kınıyorsun’ türü bir yaklaşım da külliyen yanlıştır.. “ Bakın öyle önemli bir noktaya dikkat çekiyor ki Tokcan.. At altına imzanı. Elbette demiyorum ki, ‘sağ yanağına yumruk atana sol yanağını dön’.. Ama bu alçaklığı yapan her kimse onun kınanması kadar ‘onu kınadın ama bana yapılan saldırıyı görmedin’ türü bir sitemi de tehlikeli görüyorum. Üstelik sosyal medya tezviratlarından çoooook büyük mağduriyet yaşamış biri olarak söylüyorum bunu. Dün benim mağduriyetim görülmedi, doğru. Ama bugün yapılan bu saldırıya tepki verilmesi farkındalık oluşması bakımından referans.. Demek ki yarın bana yapıldığında da görülecek ve karşı durulacak.. Ben bunu böyle okuyorum..
***Muhammed Emin Tokcan bir şey daha söylüyor.. “...Kürt sorunu olduğu iddiasıyla terör yapanlar zaten güvenlik güçlerimizin tokadını yedi, yemeye de devam ediyor.. Ama Kürt sorunu iddiasıyla konuşmak isteyenlerin de sesini kısmamak gerekir...” Burada Tokcan’a kısmen katılıyorum fakat kategorik olarak da ayrılıyorum. Katılıyorum; doğru, sorunları konuşarak çözmek isteyen herkesin konuşabildiği özgür bir dünyayı ben de düşlüyorum. Ayrılıyorum çünkü o sözünü ettiği ‘konuşmak isteyen’ kesim de çıkıp, terör örgütüne açıkça “sen çekil aradan, bu benim sorunum, ben halledeceğim” demeyi bilmeli.
***Daha bu yazıyı yazdığım dakikalarda karşımdaki ekranda HDP’li Hüda Kaya’nın, milleti terörle tehdit ettiği konuşmasını dinliyordum.. Bu anlayışla olmaz. Parti içinden aklı başında birileri çıkacak ve bu Çerkes kardeşimizin temennisine uygun bir Kürd duruşu gösterecek.. Bunu görmemiz lazım..