‘’Hocam, uyuyamadım heyecandan’’ dedi, üniversiteli genç kız. İlk kez gelmişti İstanbul’a. ‘’İçinden deniz geçen şehirdeyiz hocam, uyku tutar mı insanı’’ dedi... Gençlik de böyleydi zaten, denizi içinde taşımak. Gözler ışıl ışıl, yaşama sevinciyle parlak alınlarında, bin merak, bin hayal, bin heyecan, bin tebessümle çiçek açmış kiraz ağaçları gibi hepsi de.
Çamlıca’da buluştukları yere vardığımda, cıvıl cıvıldılar, Türkiye’mizin her yanından gelmiş, 121 kız öğrenci. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın ‘’Bir Şiir, Bir Nefes’’ programı kapsamındaki etkinliklerinin ilk kısmı İstanbul’da, son kısmıysa Çanakkale’de gerçekleşecekti. Yıl boyunca tüm illerde, düzenlenen şiir okuma ve yazma yarışmaları neticesinde, il çapında birincilik almış, Türkiye derecesi yapmış gençlerdi konuklarımız. Masalarda; Bilecik ile Mardin, Diyarbakır ile Trabzon bir arada oturuyordu. Tam bir doğu/battı, kuzey/güney buluşmasıydı. Nasıl da kaynaşıvermişlerdi birbirleriyle. Bakanlıktan Ahmet Cemil Bedir Bey ve ekibi, değerli edebiyat öğretmeni İnci Şahin hanım, gençlerimizin mihmandarlarıydı.
Şair Cahit Zarifoğlu anısına düzenlenen Bir Şiir, Bir Nefes Kampı’nın ilk kısmını mahsusen İstanbul’da tercih ettiklerini söyledi Gençlik ve Spor Bakanımız Dr.Mehmet Kasapoğlu. İstanbul, tarihi hafıza mekanı olmasının yanında dünyaya açılan penceremizdi. Kampın diğer etabı olan Çanakkale’de ise, genç şehitlerin kalbi atıyordu. Çanakkale, vatan sevgisi, milli duruş demekti. Bakanlığından evvel de gençlik çalışmalarıyla, spor aktivitelerine verdiği değerle öne çıkan birisi Bakan Bey. Yeni projelere açık, gençlerle bire bir temas kuruyor, devlete has mesafeli ve üstenci tavrı yok ve fakat kendisi gibi alanında titiz, uzman, çalışkan bir ekiple çalışıyor. Kotardıkları Türkiye çapında büyük işlere bakınca, insanın gözleri yaşarıyor. Tabii; yol, baraj, toplu konut, fabrika, banka gibi konularda olmadığı için, yeterince gündem bulamıyor gençlik basınımızda. Oysa gençlik, geleceğimiz demek. Bakan beyin kuşatıcı bir dili var, genç üniversitelilerle kurduğu iletişimde, tüm gençleri yönetime ortak ediyor adeta. Gençlik ve Spor Bakanlığını tüm Türkiye gençliği ile yönetiyor.
Gözlemlediğim kadarıyla; gençlerin bir arada ve bir eylemi paylaşarak katıldıkları süreçler, onların sosyalleşmesine hız ve anlam katıyor. Değerleri kitaptan okuyarak veya öğretmenlerinden işiterek öğrenmeleri elbette güzel ama o değerler dünyasını birlikte ve eylem içinde keşfetmeleri, kişiliklerini oluşturmada çok daha etkili...
Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı, tüm illerimizde vazife yapan tam 286 gençlik merkezi olduğunu bilmiyordum. Gençlerin serbest zamanlarını yönetebilecekleri bilim, sanat, kültür, spor faaliyetleri var bu merkezlerde. Merkezler, bilgi ve iletişim içerikli. Eğitim ve istihdama yönelik kurslar da var. Akranlarıyla kaynaşırken, sevgi, saygı nezaket gibi değerler, hayatın içinde canlanıyor. Farklılıklarımız zenginliğimizdir ilkesiyle, Türkiye gençliğini vatan ve memleket sevgisi bilincinde buluşturuyor.
‘’Nazım’la birlikte okuyorum Zarifoğlu’nu, hayranıyım ikisinin de’’ dedi Van’dan gelen genç arkadaşımız, gözlerinde bin ışık parlayarak. Politik bağnazlıkların, sansürlerin, sanat üzerindeki kof siyaset baskısının geride kalmasını istiyor gençlik diye düşündüm. Ve bir nefes aldım. Edebiyatçı dostlar vardı, Zarifoğlu’nu konuştuk. Aşka ve şehadete ağladık. Kamp etkinliğine bizleri de ‘’a.c.z’’ kontenjanından davet ettikleri için sayın Mustafa-İnci Şahin çiftine ayrıca, teşekkür ederim.