Duygular yoğun, yürekler yanık...
Tarih kitapları, yalnızca mefkuresi olanları yazar; yere saplanıp kalmışların yazgısı ise çürümeye mahkûmdur
Ve fakat sen, yerden bir an olsun başını kaldıramayanlardansın.
Hayallerini gölgede bırakanlarla dost olmayı seçersin.
Gazze'de yanan ateşin ısısı size ulaşmaz; kalpleriniz taş kesilmiştir.
Ey susturulmuş akıllar, dar kafalılar!
Gazze'de oluk oluk kan akarken, mücehhez olmadığınız vicdanlarınızla "Bize ne?" demekle yetiniyorsunuz.
Ve fakat yıkılan evlerin enkazından çıkan her çocuk şehit, insanlık üzerine kazılan kara bir lekedir.
Kırmızı kart siyasetiyle bilimi ve teknolojiyi örtmeye çalışanlar!
"Bu uydu bizi nereye götürecek?" diyerek cehaletlerine yıldız takanlar.
Fergani, sadece bir uydu değil; bir milletin azmini ve ümidini yeniden diriltme çabasının sembolüdür.
Ve fakat ne yazık ki müdrikeniz bu gerçeği kavramaktan acizdir.
Fergani'nin yörüngesi, sadece bir teknoloji hamlesi değil; muteber bir medeniyet inşasının başlangıcıdır.
Ve fakat sen, bu medeniyetin ışığını sakil bir kakafoniyle bastırmaya çalışanlardansın.
Basireti olmayanların ceht etmeden yükselmesi mümkün müdür?
Gazze, zulmün karşısında susmayan bir direnişin adı oldu. Ancak siz, o sesi duymak yerine kendi gürültünüzle meşgul oldunuz.
Dünya uzaya adım atarken, sırtlarınız da küfelerle dolaşıyorsunuz. Sepet siyasetiyle uğraşan bu zihniyet, aslında kendi dar dünyasında kaybolmuş bir trajedidir.
Ne hazindir ki bu zihniyet, Türkiye'nin büyük yürüyüşüne taş koymaya çalışıyor.
Ama bilmezler ki; şafak sökerken karanlığın hükmü sona erer.
Fergani'nin umuduna kırmızı kart kaldıranlarla aynı safta durma inadını sürdürenler!
Her yükseliş bir direniştir, her direniş bir devrim.
Ama siz, yükselenleri aşağı çekmeye çalışıyorsunuz.
Fergani'nin ardından gelen her ışık, sizin gölgelerinizi daha da koyulaştıracaktır. O gün geldiğinde ya kendi karanlığınızda kaybolacak ya da bu ışığı kucaklamayı öğreneceksiniz.
Ve fakat unutmayın, zaman hep ileri gider ve kaçan şans geri gelmez!
Önünüzde iki yol var: Ya yıldızlara tırmanacak cesareti bulacaksınız ya da çamurun içinde kaybolacaksınız. Seçim sizin, şunu bilin ki; tarih yükselenlerin destanını yazar, çökenlerin ise sessizliği çürümüş yıkıntısıdır.
Siyonizm mazlumların üzerine bomba yağdırırken, "Bize ne Filistin'den?" dersiniz.
Siz, firavunların önünde eğilip Musa'ya sırt çevirensiniz.
Üzerinize kırbaç iner, alkış tutarsınız; korkaklığınız zalimin yanında olmayı güvenli bir liman sayar.
Fergani sadece bir teknoloji hamlesi değil; bir medeniyet inşasıdır.
Ve fakat siz bunu anlamazsınız; çünkü zihniniz yılların cehaletiyle kapanmıştır.
Terör çetesi İsrail'in zulümleri sizi ne öfkelendirir ne de harekete geçirir; sadece izlersiniz. Allah için cihat eden Hamas'a terörist dersiniz!
Hamas'ın mücadelesini anlamaktan uzak olanlar, onlara "terörist" demek gibi sakalet dolu bir tavırdalar.
Oysa Gazze'de akan kan, bir milletin yazgısını değiştiren icbar edici bir çağrıdır.
Ve fakat,
Hamas kazandı,
Gazze kazandı,
Filistin kazandı,
Yahya Sinvar kazandı,
İsmail Heniye kazandı,
Salih Aruri kazandı.
Siyonizm bütün dünyada kaybetti,
Terör çetesi İsrail kaybetti,
Netanyahu kaybetti,
Biden kaybetti.
Duygular yoğun, yürekler yanık...
Binlerce masumun ahı semada yankılanırken,
Sırtındaki sepetler, elinde tuttuğun kırmızı kartlar, çamurda debeleniyor.
Gökyüzü, bizimdir ey şaşkınlar!
İndirin sepetlerinizi, kırmızı kartlarınızı saklayın,
Çünkü Fergani'nin ardından gelecek yıldızlar,
Sizi gölgede bırakacak kadar parlak olacak.
Gölgenizle barışın,
Ve tarihe bakın;
Çünkü tarih yalnızca yükselenleri yazacak.
Bir tarafta dar, karanlık, gelişmemiş bir zihniyet...
Diğer tarafta gözünü uzaya dikmiş bir akıl...
Siz hangisini tercih edersiniz?
Ya da şöyle sorayım:
Bir sepete kaç Fergani sığar?