Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu hakkında İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 16 yıllık zulmün ardından beraat kararı verdi. Lâkin mahkemenin savcısı, 28 Şubat brifingli hukuksuzluktan yana tavır alıp beraat kararını temyiz etti. Şimdi dosya Yargıtay'da...
Temyiz haberinin geldiği gün, Mütefekkir Mirzabeyoğlu'nun da yargılandığı Metris Noel Baba davasından, "Yeniden yargılamaya gerek yok, verilen hapis cezalarının infazının devamına" kararının çıkması insana, en üst seviyeden "Bitti" denilen 28 Şubat'ın hukuksuzluğuna tekrar dönüyor muyuz sorusunu sorduruyor.
Geçen hafta kısmen de olsa gazeteci Tayyar Tercan'ın 28 Şubat'tan bugüne hâlen devam eden mağduriyetinden bahsetmiştim. Şu an vatana hasrette olan Tercan, birçok köşe yazarına yolladığı mektubu bana da göndermiş. Daha 28 Şubat yargısının yol açtığı mağduriyetler giderilmeden yenilerine kapı açılmamasına dikkat çekmek için gazeteci Tayyar Tercan'ın mektubunu, köşemin elverdiği kadarıyla yayımlıyorum. Dikkat!:
"1996 Mayıs ayının 8’inde Ankara Sincan Belediyesi’nde resmi nikahım kıyılarak evlendim. Bir gün sonra polis tarafından arandığımı duyarak normal bir vatandaşın yapacağını yapıp emniyete gittim ve ne olduysa kendi irademle emniyete gitmemle başladı. İBDA-C adlı örgütle alakalı olarak gözaltına alındığım söylenerek yakalanma tutanağı düzenlendi. Ankara’dan İstanbul’a sevk edildim. Günlerce askı, falaka, soğuk su, kaba dayak, elektrik, sapkın sadist fantazileriyle dolu ağır işkenceye maruz kaldım. Kabul etmemi istedikleri eylemleri kabul ettiremeyince eşimi getirip gözlerimin önünde tecavüz tehditleri sonucu önüme konan her şeyi kabul etmek zorunda kaldım. Bugün kırk yaşındayım ve aynı şeyi tekrar yaşasam başka yolumun olmadığını acı bir şekilde biliyorum. Önüme konulan her şeyi kabul ettim neticede. Önce dokuz eylemdi, sonra yedi eylem yaptın dediler. En son beşe düştü. Yakalama ve çözme primi için her şeyi yapacak polisler ve dönemin “İslami Terörist” avlama konjonktürü gereği Emniyet faslı bu şekilde geçti. Ve sorgulamamın hiçbir safhasında yanımda avukatım yoktu. O kadar yoğun işkence yapmışlardı ki, izleri silmek için sürdükleri kremler ve savcılığa çıkmadan önce bir iki gün hücrede tutulmama rağmen savcılığa çıkartılmadan önce götürüldüğüm Adli Tıp 3 günlük darp-iş göremez raporu verdi. Dosyamda resmi işkence raporu var. Savcılıktaki ifademde isnat edilen hiçbir suçlamayı kabul etmedim. İşkence ile alındığını savcıya söyledim fakat dikkate almadı ve ‘İşkence belgesini değerlendirmek sadece mahkemenin takdirinde. Bizim işimiz değil’ diyerek tutuklama talebiyle hakime yolladı. Hakim de aynı şekilde bir tutumla isnat edilen eylemleri yaptığıma dair hiçbir belge olmamasına rağmen sadece polis ifadesine dayanarak ve işkence raporunu gözardı ederek ‘Mahkeme başlasın; evraklar gelir!’ deyip tutuklama kararı verdi…
Dört yere bomba bir yere de molotof atmışım. Bir tanesinin HİÇ GERÇEKLEŞMEDİĞİNİ belgeledim, bir tanesinin kabul ettiğim gibi olmadığını BELGELEDİM, diğerlerinde de aleyhime “bu yapmıştır” ifadesi veremedi kimse. Ve hepsinin üstünde İŞKENCE RAPORU VERİLMİŞTİ.
Otuz iki buçuk yıl (32.5) ceza aldığım bir davada aleyhime polis ifadesi dışında hiçbir belge olmadığını cezayı isteyen savcı iddianamesinde zaten belirtiyordu. İddianamenin bana ait kısmında “Kanıt olarak” yazan tek şey “Emniyette alınan ifadesi, yer gösterme tutanağı ve yazılı beyanı…” Başka ? Başka şeye gerek duymadılar ki insanların hayatıyla oynarken. Emniyette bir şeyi kabul ettiyseniz bu kesin kanıt olarak görülüyordu. (...)
28 Şubat darbecilerinin yargılandığı davaya 28 Şubatın Hukuk kanadında yapılan hukuksuzlukları dile getirmek ve belgelemek adına KENDİ DAVA DOSYAMI ÖNE SÜREREK müdahil oldum ve müşteki olarak kabul edildim. Yani benim dava dosyamda yapılan hukuksuzluklar o kadar açık ve ortadaydı ki bu hukuk tanımaz zihniyetin maskesini düşürmek için tekrar yargılanmayı isteyerek müdahil oldum darbecilerin yargılandığı davaya.
O darbecilerin hepsi beraat etti. Ben ise tekrar ceza aldım!
Yeniden yargılanmak için İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvurduk ve geçtiğimiz hafta RED cevabı verildi. Gerekçe olarak ise herhangi bir “YENİ DELİL KONULMADIĞI" söylendi.
Şimdi yeniden yargılamaya verilen “RED KARARINA İTİRAZ DİLEKÇESİ VERİYORUM.” Ve bu mahkemeden de yeniden yargılama kararı çıkmazsa, beni tanımadan büyüyen bir çocuğum, bensiz büyüyen hep mahzun diğer oğlum ve yıllardır bu zulmün asıl yükünü çekerek maddi manevi zorluk içinde ayakta durmaya çalışan eşimle beraber bu çilemiz devam edecek."