"Penguen medyası” görmemiş ama taa Independent’tan ses gelmiş!
2 -3 gündür Paralel Yapı’nın avukatlığını yapan medya organları ve trol hesapları bir telaş içinde kendi Gezi’lerini organize etmeye çalışıyorlar.
Bir tek Financial Times’e ilan vermedikleri kaldı.
Lobicilik işlerini “güneydeki sevdikleri ülke”nin ABD’deki lobicilerinden öğrendiklerinden bu konuda hiç fena değiller. Twitleri dörde katlamak suretiyle sosyal medyaya ayak uydurmakta da hiç zorlanmadıklar. 28 Şubat’ta gölgelerinden korkan şakirtler solculara illegal sol örgütlere taş çıkartacak bir eylemsellik içindeler. Fasulye fokurtusunda adliye önüne koşmalar, Zaman gazetesinin kapısında bavulla poz vermeler falan...
Çok dokunaklı hareketler bunlar!
Olmayan operasyondan mağduriyet devşir, “400 Erdoğan eleştirmeninin tutuklanması bekleniyor” diye bunu Batı medyasına servis et, sonra da “korktular ve operasyonu durdurdular” diye kendine güç atfet.
Böcek ve Casusluk davasından başlarına gelecekleri bildiklerinden Batı kamuoyunun en hassas olduğu noktadan “Gazeteciler tutuklanıyor” vaveylası kopartarak sahne almak suretiyle açılacak gerçek davaları şimdiden itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar.
Özel yetkili mahkemeler kalktı diye dövünüyorlardı. Özel yetkili savcılar ve mahkemeler eliyle yürüse, yani onların iş görme tarzı ile paralel yapının üzerine gidilse şimdiye çoktan yeni bir Silivri kurulmuş olurdu.
İddianameler suç isnat edip delil uydurarak değil, delilden yola çıkarak suça hükmetmek şeklinde oluşturulduğu için işler bu kadar yavaş yürüyor. Bu da Paralel avukatlığı yapan medyaya algı operasyonu yapmasına yarıyor.
Paralel yapı soruşturmasının kendilerini de kapsayacağı korkusuyla titreme almış bazılarını. Kendinden emin olanlar için korku ve titreme yersiz. Nazlı Ilıcak’ın hep dediği gibi bu hukuk aklanmak için en meşru araçtır. Dileriz yargıda aklanırlar.
“Haram yemedik” sloganı atmak kolay. Adil bir sınava girdiğini düşünüp okul kapılarında çocukları için Kuran okuyan annelerin, sınavlarda ter döken gençlerin hakkını yerken “haram lokma” olmuyor mu?
Nihal Bengisu Karaca dünkü yazısında işaret etmiş. “Asıl mesele İç Güvenlik Yasa Tasarısıyla ilgili olmasın” diyor. Sırf Emniyet’teki kadrolaşmayı nasıl yaptıklarına bakmak bile yapıyı anlamak için yeterli. Tasarıda Polis Akademisi’ne bağlı eğitim birimleriyle ilgili radikal değişiklikler var. Yeni yasa ile Paralel Yapının Emniyet’i nasıl kendi tarlasına çevirdiği deşifre olacağı gibi bundan böyle Emniyet teşkilatı da daha demokratik ve topluma açık olacak.
Nasıl polis oldular?
Orada da bir soruşturma yürüyor, polislik sınavlarına girenlerin sınav sonuçlarının geriye doğru grafiklerine bakınca çok ilginç sonuçlar ortaya çıkıyor.
Çok basitçe anlatmaya çalışayım. Son 5 yılın sınav sonuçlarının yansıdığı grafikte sınavı kazananların yer aldığı ikinci bir çan eğrisi var. Beklenen çan eğrisi ortalama 50-60 puan alanlardan oluşur, puan yükseldikçe eğri alçalır. Ama Paralel Yapının soru havuzunu kontrol ettiği durumda sınavı geçenlerin oluşturduğu 70-90 bandında paralel bir çan eğrisi daha oluşmuş. Sınavı kazananlar orada toplanmış. İstisnasız bütün sınavlarda bu şekilde. Bununla ilgili yarınki gazetede Kemal Gümüş’ün daha detaylı bir haberi yer alacak. Bakmanızı öneririm.
Uzmanlar bu çan eğrisi grafiğinin tek başına sınav iptali için yeteli delil sayılabileceği görüşünde.
Asıl korku ve titreme bu ve benzeri konularda yapılacak soruşturmalar ve kabul edilen iddianamelerle ilgili.
Emniyet ve yargıda bu kadar güçlenmiş bir yapının varlığının bilinmesinin eskiye dönük davalarla ilgili yeni gelişmeleri tetikleyebileceği de akılda tutulmalı. Nitekim Hrant Dink cinayeti ile ilgili yeni gelişmeler de bunu gösteriyor.
150 gazeteci tutuklanacak yalanı üzerine yürütülen algı operasyonu bu gelişmeleri daha dikkatli takip etmek konusunda uyarıcı olmalı.