Altın nesil dediler hain nesil oldu. FETÖ’cü örgütün suç makinesine çevirdiği insanların ebeveynleri bilerek bu örgüte çocuklarını adadılarsa yaşanan ihanetin ve rezaletin parçasıdırlar.
Geçmişte farklı duygularla legal görünümlü illegal yapıya çocuklarını kaptıranlar ve bu hain örgütün kirli oyunlarının parçası olduğunu görenler ise yaşanan hastalıklı halin travması içinde görünüyorlar.
Bir düşünün:
Anadolu’nun gariban çiftçisi çocuğunu zor şartlarda okutmuş, büyütmüş asker yapmış, çocuğu milletin üzerine bomba yağdıran bir haine dönüşmüş...
Anadolu’nun küçük esnafı çocuğunu borçla harçla okutmuş hakim-savcı yapmış, çocuğu masum insanları cezaevine tıkan bir kumpasçıya dönüşmüş...
Anadolu’nun sıradan memuru yememiş içmemiş çocuğunu polis yapmış, çocuğu herkesi dinleyen, fişleyen, suçlu göstermek için tezgahlar kuran bir entrikacıya dönüşmüş...
Anadolu’nun karıncayı incitmekten kaçınan köylüsü ‘çocuğum hem okusun hem dindar olsun’ demiş, her türlü fedakarlığı yapmış, çocuğu hak hukuk tanımayan bir itibar suikastçisi olmuş...
Din, ahlak, iman motivasyonuyla okutulduğuna inanılan insanlar birer zombiye, tetikçiye, kumpasçıya, darbeciye dönüşmüş...
Bile bile bu örgüte destek olan, çocuğunu bu örgüte adayan insanlar, aileler, ebeveynler elbette var. Onlar çocuklarını göz göre göre hain yapan, kendi ihanetlerine ortak eden insanlar...
Fetullah’ın kirli oyunlarının parçası olup çocuğunu da bu oyunun figüranı yapan adamın hali zaten tiksinilecek bir hal.
Ama bu örgütün gerçek mahiyetini bilmeyen aileler de yok değil. Onların yaşadığı travma daha büyük. Yıllarca gurur duydukları evlatlarının hain olarak anılmasından dolayı büyük şok yaşıyorlar.
İşte Fetullah Gülen bu büyük vebalin, bu büyük nesil katliamının baş sorumlusudur. FETO’yu darbeden, yaşanan ölümlerden yargılamak yanında bir de bu nesil katliamından yargılamak gerekir.
Bu hainlerin zarar vermedikleri, ahını almadıkları, zulmetmedikleri kimse kalmadı.
Çamur attılar, iftira ettiler, sicil bozdular, suç ürettiler, şantaj yaptılar, hak hukuk çiğnediler. Yaptıkları zulümler arş-ı ala’yı titretti.
Terörist, hırsız, şikeci, casus, hain, mobingci diye yaftaladıkları insanların da aileleri vardı, çoluk-çocuğu vardı.
Kahrından ölen, intihar eden, hastalığa yakalanan, iflas eden, yuvası yıkılan nice insanlar oldu...
FETÖ’cüler ne hak hukuk tanıdılar, ne insani değer bildiler, ne din-diyaneti umursadılar, açıkça ahlakın içini boşalttılar.
Onlara göre her şey mubahtı, herkes kurban edilebilirdi. Kendi örgütsel çıkarları için her kötülüğe başvurdular.
İnsanı yok etmekten kötü olan itibarını, onurunu, haysiyetini yok etmektir. Bu hain FETÖ’cüler yıllarca insanların haysiyetini yok ettiler, sonunda da canlarına kastettiler.
Devletin, milletin, ailelerin onlarca yıldır yatırım yaptığı, eğittiği, donattığı büyük bir kaynak habis bir yapıya dönüşerek heba oldu.
Ülkemize, devletimize, mukaddesatımıza büyük zarar verdiler.
Bu hainler elbette sonuna kadar hesap verecekler ve lanetle anılacaklar. Ama bu şerrin, bu büyük kötülüğün mimarı olan zatın iki cihanda çekeceği var.