Gazetemizin kıymetli Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak'ın 'Hıyanetler' serisinin merakla beklediğim üçüncü cildi "Darbeden Beter Vesayetler"e de sonunda kavuştum... Kaçıranlar için minik bir hatırlatma... Nuh Albayrak, usta işi bir seri ile üstü örtülmüş, gizli kalmış, resmi tarihin özellikle perdelediği gerçekleri anlatmaya devam ediyor... Yazar; Abdülhamid Han'ın indirilmesine kadar olan kısmı "İçten Dıştan Entrikalar", Cumhuriyetin kuruluşuna kadar gelen kısmı "Devlet Yıkan Tefrikalar", tek parti döneminde millete bu milletin insanlarına karşı yürütülen 'Haçlı Saldırıları'nı da "Darbeden Beter Vesayetler" başlığı altında sunuyor... Heyecanla beklediğim o 'içerideki' haçlı saldırılarını konu eden üçüncü kitap şu anda önümde... Bu kitapta milletçe maruz kaldığımız zulümler, belgeleriyle anlatılıyor... Bazen yazılarımızda referans verdiğimizde okura 'klişe' gibi gelen bu uygulamaların hangi merkezlerden ve ne amaçla yönetildiğini görüyoruz...
**
Hangi merkezler derken bakın kitaptan bir örnek vereyim... Nuh Albayrak Lozan bahsinde Türkiye'ye dayatılan bazı gizli şartları delil ve belgeleriyle ortaya koyuyor... Bunlardan en çarpıcı olanı belki de Mustafa Kemal'in okul arkadaşı olan Ohrili Kemal'in, 28 Şubat 1947 tarihinde Cumhurbaşkanı İnönü'ye gönderdiği 11 sayfalık bir mektup. Bu mektup Cumhuriyet arşivi kayıtlarına 'Sakıt Hanedan Azası Kemal Ohri'nin İsmet İnönü'ye mektubu' başlığıyla da rapor olarak girmiş... Bu 11 sayfalık raporda Ohrili Kemal, İngiltere ile Lozan öncesinde yapılan gizli bir mutabakattan söz ediyor... Buna göre, Türkiye, imza öncesinde hilafet ve saltanatın kaldırılması ile dinî eğitimin yasaklanmasını taahhüt etmiş...
**
Bir örnek daha... Çok şükür bugün artık Ayasofya zincirlerini kırdı da özgürce ibadetimizi yapabiliyoruz. Peki Ayasofya'yı sahte imzalarla Müslümana kapatan o kökü dışarıda zihniyetin, Sultanahmet'i de kapatmaya çalıştığını biliyor muydunuz?.. 1926 yılında Maarif Vekili Necati (Özmen) Bey'in topladığı bir komisyonda devrin önde gelen iki ressamı Namık İsmail ve İbrahim Çallı, Sultanahmet Camii'nin resim galerisine dönüştürülmesini teklif etmişler... Hatta sergilenecek tabloların daha iyi görülebilmesi için çatıda delikler açılmasını istemişler... Neyse ki Mimar Kemaleddin Bey 'siz kafayı mı yediniz?' diyerek müdahale etmiş de o şaheser, tepesi delikli bir sanat galerisine dönüşmekten kurtulmuş... Fakat hedef olmaya devam etmiş. Cumhuriyet Gazetesi'nin 7 Eylül 1934 tarihli haberinde, Sultanahmet Camii'nin kütüphane olmasına karar verildiği yazılmış. Haberde diğer kütüphanelerdeki kitapların da buraya nakledilmesiyle buranın milli bir kütüphaneye dönüştürüldüğü ifade edilmiş... 'Bunlar 70 sene önce yaşandı bitti' diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz... Aradan bir asır geçse de CHP'nin zihniyetinde bir değişiklik yok. 12 Haziran 2020'de, Ayasofya ile ilgili görüşmeler sırasında CHP'li İbrahim Kaboğlu, "... Ayasofya müze olarak kalmalı hatta Sultanahmet de ibadete kapatılıp müzeye dönüştürülmeli..." diyerek o zihniyetin devam ettiğini gösterdi...
**
Türkiye'nin ilk yıllarında Türkçülüğün, Türkleri bile rahatsız edecek derecede resmî ideoloji haline dönüştürüldüğü de yazıyor kitapta... Halkın beşte birinin Türk olmadığı görmezden gelinerek herkes Türk kabul edilmişti... Mustafa Kemal'in 1923'teki Adana konuşmasında halka, 'Bu memleket sizin, Türklerindir' dediğini 1926'da Çankaya'da 'ırk ıslahı' projelerinden söz ettiğini yazıyor Nuh Albayrak... 'Güneş Dil Teorisi', 'Vatandaş Türkçe Konuş' kampanyaları gibi uygulamaları biliyorsunuz. Peki, "Türkler üstün ırktır" söylemini devletin daha ne kadar abartmış olabileceği hakkında bir fikriniz var mı?.. 1930 yılı sonlarında Mustafa Kemal 10 kadar vilayeti dolaşmış okulları ziyaret etmiş ve öğrencilere "kafatası dersleri" vermiş... Başvekil İsmet Paşa da 31 Ağustos 1930 tarihli Milliyet gazetesine "Bu ülkede sadece Türk ulusu ırksal haklar talep etme hakkına sahiptir" demiş... Aynı yıl CHP'nin Adalet Bakanı Mahmud Esad Bozkurt öncülüğünde kurulan 10 ayrı ekiple Anadolu'nun 10 farklı bölgesinde 40 bin kişinin kafatası ölçülmüş, ölçüm sonuçları Gölcük Yaylası'nda halka açıklanmış... Mahmud Esad Bozkurt, "... Türk vatanında 'öz Türk' olmayanların bir hakkı vardır o da Türklere hizmetçi olmaktır..." demişti... Aynı zihniyet 1935'te Mimar Sinan'ın mezarını açtırıp kafatasını ölçtürmüştü... Sonucu merak ediyorsanız arz edeyim; Mimar Sinan 'brakisefal' yapıda çıkmış... Yani "Türk"lüğü tescillenmiş... Peki o ölçülen kafatası şimdi nerede?.. Kimse bilmiyor?..
**
Haçlı Emperyalizminin bu ülkede yapıp ettiklerinin tek tek anlatıldığı kitapta mesela; bugün Boeing ayarında bir uçak fabrikasına sahip olma şansımızın CHP tarafından nasıl engellendiğini okuyacaksınız... Marshall yardımı sayesinde irademizi teslim alan Amerika'nın 'silah fabrikanızı kapatacaksınız' talimatı üzerine yerli ve milli savunma sanayimizin nasıl baltalandığını göreceksiniz... Vaktin Milli Eğitim Bakanı'nın ifadesiyle, eski harflerle birlikte Kur'an'ı nasıl tarihe gömmeyi hedeflediklerini öğreneceksiniz... Şapka kanunu ile bir gecede zengin edilen Yahudi tüccarlarını tanıyacaksınız... Ben bazı bölümleri, mesela Nuri Killigil'in başına gelenleri, gözyaşlarım sayfalara damlayarak okudum... Ayakları bu topraklara basan herkesin benzer duyguları yaşayacağına eminim... Aklına fikrine kalemine sağlık Nuh Albayrak...