6'lı masada şimdi de "başbakanlık bizim hakkımız" kavgası başladı.
Gelecek Partisi'nden Selçuk Özdağ'ın Cumhuriyet gazetesindeki açıklaması, İYİ Parti'de şok etkisi yaptı.
Özdağ; "Sayın Meral Akşener, daha önce 'Başbakanlığa adayım' demişti. O önce konuştu, biz şimdi konuşuyoruz. Çünkü bizim koltuğumuzu çaldılar. Başbakanlık öncelikle bizim hakkımız" diyor.
Davutoğlu'nun AK Parti Genel Başkanlığından uzaklaştırılmasını kastediyor.
Daha ortada seçim yok. Kazandıkları yok. Dereyi görmeden paçayı sıvıyorlar. Çankırılılar buna, "dananın karnındaki ciğere nohut ıslatmak" diyor.
Öbür taraftan Kılıçdaroğlu, masa zangır zangır sallanırken, "Hiç kriz yaşamadık, böyle bir şey olmadı, olsa zaten meydana çıkar" diyor.
Aylardır toplanıyorlar, kiriz çıkmadı ise niye bir ortak karar çıkmıyor? Kriz var ki, toplanıp toplanıp dağılıyorlar.
2 Ekim'de Kılıçdaroğlu'nun ev sahipliğinde 2. tur görüşmeler başlayacak. Ama ortalık hâlâ toz duman.
Ali Babacan, bu hafta Cumhurbaşkanı adayı için "6 genel başkandan biri de olabilir, başka isim de olabilir. A planımız elbette ortak aday. Türkiye için doğrusunun bu olduğuna inanıyoruz. Ama olmazsa ne yapacağımızı şaşırmayacağız. Uzlaşma olmazsa kendi adayımız olacağını söylemiştik" diye kestirip attı.
Türkiye'yi yönetecek Cumhurbaşkanı seçilecek. Bunlar, öyle de olur böyle de olur havasındalar.
Madem Türkiye için doğru olan, ortak aday çıkarmak, neden bir isimde uzlaşamıyorsunuz?
Çünkü hangi ismi belirleseler 6 partinin de içi karışacak.
CHP şimdiden karmakarışık.
Kılıçdaroğlu, birkaç gün önce partisinin 27. Dönem 5. Çalışma ve Değerlendirme Toplantısı'nın açılışında konuştu.
Esti gürledi: "Siz gerçekten benimle birlikte misiniz? Bazılarınızın sesi çıkmıyor. Bazılarınızın da isteyerek veya istemeyerek zarar verdiğini görüyorum. Artık karar verin. Benimleyseniz, benimle olduğunuzu da artık hissetmek istiyorum..."
Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş, adres kendileriymiş gibi hemen "sizinleyiz" diye açıklama yapıverdiler.
Parti içlerindeki güvensizlikler, partilerin birbirlerine güvensizliği ortada iken çıkmaz sokağa kurulmuş bu 6'lı masaya milletin güveni olur mu?
Kılıçdaroğlu'nun Washington ziyareti
Tam bu hengâmede Kemal Kılıçdaroğlu'nun 9-13 Ekim tarihlerinde ABD başkenti Washington'a bir ziyaretinin olacağı açıklandı.
Kılıçdaroğlu, Amerika'ya başka "Bay Kemalleri" aramaya gidiyormuş.
"Dünya hasta, şifaya ihtiyacı var. Bu yüzden iyi insanların bir araya gelmesi şart. Birlikte dünyayı nasıl daha yaşanılası bir yer haline getireceğimizi konuşacağız."
Breh breh...
Biliyorsunuz CHP Genel Başkanı daha önce de Washington'a gitti. Resmi bir davet yoktu.
2 Aralık 2013'te, FETÖ'nün 17/25 Aralık emniyet/yargı darbe teşebbüsünden 15 gün önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu "üç düşünce kuruluşu bizi davet etti" diyerek Washington'a gitti.
37 yıl aradan sonra bir CHP Genel Başkanı ilk defa ABD'ye gidiyordu. FETÖ davetlisi olarak...
Kılıçdaroğlu ve yanındakiler ertesi gün FETÖ'cülerle Türkî Amerikan Birliği'nin kahvaltı programında görüştüler. Türkiye'ye dönüşte heyetteki bazı CHP'liler, "yakında öyle şeyler açıklanacak ki, Erdoğan ülkeyi terk edecek" diye konuştular. Kılıçdaroğlu, görüşmelerde havaya girmiş olacak ki, Samanyolu TV'de, "Erdoğan yurt dışına kaçacak ama yakalayıp getireceğiz" diyordu.
2 Ekim'deki 6'lı masa toplantısından 7 gün sonra, bir masa da Okyanus ötesinde mi kurulacak?
Biden demişti ya; "Erdoğan'ı devirmek için Türkiye'de muhalefetle doğrudan işbirliği yapmamız lazım" diye...