Romancı Ayşe Kulin, sahip olduğunu iddia ettiği o güzel Türkçesiyle şu değerli açıklamayı yapmış: “Bu hayatta bildiğim iki şeyden biri Türkçe; ‘önüne yatmak’ deyimi cinsel ilişkiye işaret etmez.”
Elbette etmez...
Sözü bağlamından koparmazsanız, manyak ya da kötü niyetli değilseniz, kimse buradan “cinsel ilişkiye işaret edildiği” sonucunu çıkarmaz.
Muammer Güler’in aklına da, bu sözün birtakım cinsel imalara konu edileceği gelmezdi. Kim kendisini zor duruma düşürmek ister ki?
Peki, Muammer Güler’i Rıza Sarraf’a kol kanat germekle suçlayanlar, mahut deyimi (romancı Ayşe Kulin de “deyim” demeyi tercih ediyor, yazık bu hanımefendinin sahip olduğu “güzel Türkçe”ye) yalın haliyle mi kullanmışlar?
İyi Türkçe bildiğini iddia eden romancı Ayşe Kulin açsın gazetelere baksın ya da küçük bir “internet taraması” yapsın; bakalım Muammer Güler’in sözünü sündürenler, ne tür (cinsel) imalarda bulunmuşlar!
Bakıyoruz, istisnasız bütün Muammer Güler eleştirilerinde, birtakım cinsel göndermeler ya da imalar buluyoruz.
Kemal Kılıçdaroğlu da bunu yaptı... Yani, hep cinsel imalarla konuştu.
Paralel medya da bunu yaptı.
Liberal görünümlü çakallar da bunu yaptı.
Muammer Güler’e (af buyurun) “cima halinde yakalanmış” muamelesi yaptılar.
Birçoğu hakkında dava açıldı.
Müşteki, Muammer Güler’dir...
İyi derecede Türkçe bildiğini iddia eden Ayşe Kulin bu vetireyi biliyor mu?
Nezahetine kefil olduğu Kemal Kılıçdaroğlu’nun bazı hakaret davalarının sanığı olduğunu biliyor mu?
Meclis’te bekleyen fezlekelerden 37’sinin Kılıçdaroğlu’na ait olduğunu biliyor mu? (Hepsi hakaret davasıdır.)
Gelmiş geçmiş en ağzı bozuk genel başkanın Kılıçdaroğlu olduğunu biliyor mu?
Bilmiyor.
Bilmediği konularda ahkâm kesen hanımefendi haddini de bilmiyor.
İyi derecede Türkçe bilen romancısı böyle de, nezahet yarışına çıkmış paralelcisi ve liberali farklı mı?
Hâlâ bir hanımefendiye yönelik o terbiyesizce çıkışı savunuyorlar. Rezillikte yarış halindeler.
Kılıçdaroğlu cinsel göndermede bulunmamış, bizim kalbimiz bozukmuş.
Muammer Güler “önüne yatarım” dediğinde “Bak, cima halinde yakaladık işte” diye rezilce tezvirat yapacaksınız, en aşağılık cinsel imalarda bulunacaksınız; aynı söz Kemal Kılıçdaroğlu tarafından bir hanımefendiye yöneltildiğinde, “Yok canım, burada cinsel ilişki kastedilmiyor ki, bu bir deyimdir, sizin kalbiniz bozuk!” diyerek bir küfürbaza kol kanat gereceksiniz. Hakikaten rezilsiniz!
HAMİŞ
1. Bir rezalet örneği de, paralel terör örgütünün güdümüne girmiş Cumhuriyet gazetesinden...
Dünkü nüshalarında “Yok hükmünde açılış” diye bir manşet atmışlar.
Sebep?
Beşiktaş’ın yeni stadı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açılmış. Açılışta çok sayıda konuk varmış ama “Çarşı grubu” yokmuş.
Erdoğan’ın (maddi ve manevi katkı sunarak) açılışını yaptığı başka tesisler de var.
O zaman üçüncü köprüyü kullanmayacaksınız hamşolar.
Marmaray’la karşıya geçmeyeceksiniz.
Tünellere burnunuzu sokmayacaksınız.
Pahalı otomobillerinizle otoyollara dökülmeyeceksiniz.
Üçüncü havalimanına zinhar sokulmayacaksınız.
Hepsini Erdoğan planladı ve yaptı.
Hepsi de yok hükmünde.
Siz oturun, 30’ların altın çağına özleminizi dile getiren içi geçmiş baygın-nostaljik makaleler yazın ya da paralel çetenin elinize tutuşturduğu kirli malzemelerle oyalanın.
Hatta internet kullanmayın. Uzun süre ofsete direnmiştiniz. “Özalcılık” kokuyor diye.
Kurşun dizgiye dönün.
Halk sizi 90 yıldır “yok hükmünde” sayıyor. Bundan haber ve agâhınız yok.
2. Cumhuriyet gazetesi yetkilisi Akın Atalay’ı unutmadım. Bu muhterem, cevabi yazısında, “Biz gazetecilik yapıyoruz, tetikçilik değil...” gibilerden laflar ediyordu. Bakalım ne kıratta gazetecilermiş! Sabretsin. Belki yarın, belki yarından da yakın. Ya da canım ne zaman istiyorsa, o zaman yazarım... Beklesin azıcık!