Büyük sorunların etkisindeki Beşiktaş’tan ligin 24.haftasında önde yarışmak gibi bir verimlilik beklenmiyordu. Beşiktaş, maça lig ikinciliği ve şampiyonlar ligi yolu kovalayabileceği umuduna sahip olarak çıktı! Kazanması çok şey demekti... Ve o çok şeye giden yolu açtı Beşiktaş dün. Çoğu maçta sonlarda yediği gollerle bir dolu kayba uğramışken, saniyeler kala attığı golle Fenerbahçe’yi yenip bir ibret öyküsü yazdı.
Beşiktaş istekli, özgüvenli girişti mücadeleye. Ama ilginçtir, bundan hızla vazgeçip, topu, orta alanı, kenarları rakibine bırakıverdi! Gökhan Gönül gibi adama boş alan sundu! Orta alanda top kazanmadı, çok kayıplar yaptı. Adam kontrolünü de başaramadı! Sow ilk golünü atarken yalnızdı, ama önündeki üç Beşiktaşlı boştu! Fenerbahçe, ancak kontrol altında tutulduğunda bocalayan, boş bırakırsanız canınızı sıkacak becerilerle dolu bir takımdı. Bireysel özellikleriyle öne çıkan adamları da çoktu. Beşiktaş, tempolu bir takım oyunu gösteremedikçe rakibi geçemezdi. Hücuma adam çıkarıyordu, ama topu aynı hızda oralarda gezdiremiyordu. Golü yedikten sonra, Fernandes’in çabuk top kullanmayı denemesiyle hücumlarını etkili hale getirdi. 19.dakikadaki golde Sow’averilen ofsayt kararı kafa karıştırdı. Beşiktaş beraberlik sonrası hatalarından arınmanın da çabasını gösterdi. Ama 2-1’i bulduktan sonra bir ara yeniden dinlenmeye ve hatalarına döndü. Kenarları kapatamadı, topu tutamadı, alan daraltamadı oyun akışını yönlendirmeyi Fenerbahçe’ye bıraktı. Aybaba’nın durağanlaşan takımını canlandıracak kozu yoktu. Önü boş kaldığı için iyice yıpranan G.Süzen’in yerine Emre’yi koydu, ama önündeki açıklığa bir çözüm üretemedi! Veli’nin yerine son 20 dakikayı Oğuzhan’ın oynaması top tutmaya katkı yaptı. Olcay’ın soldan içeri girmesi savunma sorununu artırdı, ama hücuma da olumlu katkı yaptı ve sanırım çok anılacak santrası yapılamayan son saniye golünü getirdi. Bir de şu var: Fizik gücünü henüz kazanamamış Niang, buna karşın, nefis bir gol vuruşu ve bir asistle futbol kalitesini ortaya koydu. Bu da gelecek için bir umut demek.