Sosyolojinin kurucularından Emile Durkheim, İNTİHAR adlı eserinde intiharın nedenini topluma bağlar. “Ama psikolojik faktörler de bireyi intihara sürükleyebilir” der. Yani intihar çok karmaşık bir vaka. Hem sosyolojik hem de psikolojik nedenleri var.
Geçtiğimiz hafta Kocaeli’den çok üzücü bir haber geldi; bir intihar haberi. Her intihar vakası kendi öyküsünü içinde barındırır.
Ancak intihar eden İsmail Devrim üzerinden öyle bir ajitasyon yapıldı ki inanamadım. “İş kazası” diyen oldu… “Yoksulluk” diyen oldu… “Çocuğuna pantolon alamadığı için” diyen oldu…
Bu haberle ilgili uzun ve ayrıntılı bir çalışma yürüttüm. Bölgeden muhabirlerle görüştüm. Orada yıllardır gazetecilik yapan birkaç kişiyle konuştum. Ve hikayenin esasını öğrendim. Önce size intihar olayından önceki günü ve akşamı aktarayım. Sonrasında bu haberin nasıl ve neden çarpıtıldığını yazmaya çalışacağım.
O gün ne oldu?
İsmail Devrim’in lise öğrencisi oğlu, okula gitti. Beden eğitimi dersi vardı. O derse eşofmanla girdi. Sonrasında fen dersi vardı. Fen dersine de 3-4 arkadaşıyla birlikte eşofmanla girdi. Ancak öğretmen, “sizi eşofmanla derse almak istemiyorum bundan sonra pantolonlu gelin” dedi. Öğrenciler okul müdürüne durumu aktardı. Müdür de “o zaman siz de pantolonlu derse girin” dedi. Bunun üzerine İsmail Devrim’in oğlu akşam durumu ailesine bildirdi. Sabah baba-oğlu Gebze’ye gitti ve siyah bir pantolon aldı. Akşam evlerine döndüler. Birlikte yemek yediler ilerleyen saatlerde de herkes yatağına çekildi. Sabah erken saatlerde uyanan İsmail Devrim’in eşi Hafize hanım, eşinin banyoda kendini astığını farketti. Sonrası malum…
İsmail Devrim neden intihar etti?
Devrim, bir şirkette tornacı olarak çalışıyordu. Oturduğu ev de kendisine aitti. Kurban bayramında trafik kazası geçirdi. Kolunu kırdı. O zamandan beri de raporluydu. Ancak eşinin beyanına ve valiliğin açıklamasına bakılırsa kaza sonrası kolu düzelmeyecek endişesiyle aşırı kaygılıydı. Hali hazırda işi olduğu halde işsiz kalacağını ve ailesine bakamayacağını düşünüyordu. Benim anladığım o kaygı İsmail Devrim’i intihara götürmüş. Eğer bildiklerimizin dışında başka nedenler yoksa.
Haberi yapan muhabir arkadaş, haberin doğru olduğunu savunuyor. Ama elle tutulur hiçbir delil ortaya koymuyor. Mesela İsmail Devrim’in eşi ile konuştuğunu ve onun beyanlarını dikkate alarak haberi yazdığını iddia ediyor. “Elimde ses kaydı var” diyor ama o kayıtlarda tam olarak ne var onu söylemiyor.
Haberi sadece sosyal medyadan gören bazı meslektaşlar “iş yerinde kaza geçirdi. Bunalıma girdi” iddiasında bile bulundu. Tamamen asılsız.
Olayı fakirliğe bağlayanlar oldu. O da yalan. Yukarda da belirttim. İsmail Devrim, bir tornacıydı ve fena para da kazanmıyordu. Ailesi ile oturduğu ev de ona aitti ve evin borcu da yoktu. Bu bilgi de savcılık açıklamasından.
“Üzerinden 20 lira çıktı” söylemi de gerçekçi değil. Üzerinde o anda var olan para ile insanların fakir ya da zengin olduklarını anlayamazsınız. Hangimiz binlerce lira parayı cüzdanımızda taşıyoruz?
Olayla ilgili son bir not. Eşi ve çocukları İsmail Devrim’in intiharını kamuoyuna böyle sunanlara tepkili. Kendilerini basına tamamen kapatmış durumdalar.
Bu intihar neden başka bir algı ile haberleştirildi?
Son dönemde toplumda yeni bir gerilim için yoğun bir mesai var. Üçüncü havalimanı çalışanları olayı ile İsmail Devrim olayı aynı çevrelerce köpürtülüyor kanaatindeyim. Bunlara bir de olayların önünü arkasını araştırmadan köşe yazanlar ve sosyal medyadaki troller de eklenince olaylar olduğundan bambaşka bir mecraya eviriliyor.