Geçen hafta bizi evden atan evsahibimizin gizli günlüklerini yayınlıyorum. Bunu fazlasıyla hak etti.19 Ağustos: Kiralayacağım daireme ailelerden talipli çıkmadı. Kaldık mı öğrenciye…
23 Ağustos: Emlakçı çok düzgün bir insan. İnsana değer veriyor. Ben evi 800’e verecektim, “Abi sen bana bırak, ben burayı 1000’e çakarım” dedi. İşte dostluk bu. Adamın dibisin emlo. Seni seviyorum.
27 Ağustos: Emlakçım aradı. Üç tane öğrenci, evi tutmak istiyormuş.
28 Ağustos: Oturduk çocuklarla. Emlakçı kira kontratını getirdi. Maddelerin hepsi birbirinden güzel, insana evin sahibi olduğunu hissettiren türden. Sevr Antlaşmasının üzerinde birtakım oynamalar yaparak hazırlamış. Bu adamın zekasına hayranım. Kedi canını senin emlo.
28 Ağustos: Yıllık kira artışını enflasyona göre yapacağız dedim çocuklara. Sevindiler. Ama hangi ülkenin enflasyonuna göre yapacağımızı belirtmedim. Uuuu zeki miyim acaba? Bence zekinin dibiyim. Bu ifade hoş durmadı, daha iyisini bulabilirim.
29 Ağustos: Kontrata tam olarak “Yıllık kira artışı enflasyona göre yapılır. Evsahibi istediği ülkenin enflasyonunu baz almakta özgürdür.” şeklinde bir madde eklettim. Emlakçı ile göz göze geldik, gülmemek için kendimizi zor tuttuk. Bir önceki kiracımda Sao Tome ve Principe diye bir ülke varmış, oradaki enflasyonu baz almıştık, müthiş tatlı bir rakam çıkmıştı ortaya. Bunlara da Eritre ya da Özbekistan düşünüyorum. Farklı ülkeler beni hep heyecanlandırmıştır.
1 Eylül: Yıllık kiranın yüzde 12’sini emlakçı aldı. İçimden bir parça koptu mu? Hayır. Bana giren çıkan yok, kiracıdan alıyor. Bu parayı sonuna kadar hak ettiğini düşünüyorum. Çocuklara sağ işaret parmağıyla evi gösterdi. Yoruldu, yıprandı, 1440 lira onun hakkı.
3 Eylül: Benim prenses emlakçım Süreyya. Huyu da güzel kendi de güzel. O da beni çok seviyor. Zeytin yeşili gözleri var. Herkes göremez, ben görüyorum. Prenses lafın gelişi, 40 yaşlarında bi adam bu.
5 Eylül: Ülkeyi yönetenlerin çevresinde kiracı olmaması büyük şans. Biz evsahipleri ve emlakçı dostlarımız bu yönden şanslıyız. Kiracılara karşı her türlü korunuyoruz. Kiracıyı koruyan yasanın son anda yürürlüğe girmemesi ve 2020’ye ertelenmesi ne kadar demokratik ve sosyal devlet anlayışına sahip bir ülkede olduğumuzun kanıtı. Çünkü evsahipleri olarak azınlığız ve bizi o kiracı sürüsünden koruyacak yasalar olmalıydı.
6 Eylül: Kontratta kirayı 275 lira gösterdik. Bu da Süreyya’nın fikriydi. Bu şekilde çok az vergi ödemiş olacam. Müthiş bir şey bu.
7 Eylül: Dairemi kiraya vereli bir hafta oldu. Özledim… Eğer ona en ufak… en ufak bir zarar verirseniz… sizi mahvederim.
11 Eylül: Bu tipleri gözüm tutmadı. Siyah kıyafetler giyiyorlar. Kömünistler mi satanistler mi anlamadım. Belki hem komünist hem satanistlerdir. Herkesin eşit sayıda kedi öldürebildiği bir dünya... Neden olmasın.
12 Eylül: Eğitim çok önemli. Gençler cahil kalmasın, mutlaka okusunlar. Nerede mi yaşayacaklar? Beni ilgilendirmiyor, ister bankta yatsınlar ister betonda. Öğrenciye ev verilmez. İnsan ancak çaresiz kaldığında öğrenciye ev verir. Benim de öyle bir dönemime denk geldi. Yapayalnızdım, üşüyordum, kalbim kırıktı ve vermiş bulundum. Lanet olsun.
15 Eylül: Evin önünden geçerken müzik sesleri duydum. Ders çalışmak yerine müzik dinliyor köftehorlar. Bana mı ne? Dersleri iyi olmazsa aileleri para göndermeyi keser ve kiramı ödeyemezler. Bu yüzden ders ders ders!
17 Eylül: Depozito parasıyla yüzüme botoks yaptırdım. Geri alabilmeleri teknik olarak imkansız hale geldi.
18 Eylül: Yan sitede benim evin muadilini 50 lira fazlaya kiraya verdiklerini öğrendim. Yıkıldım, kırıldım, yaralandım. Parçalandım ve her bir parçamı ayrı yere bıraktım. Ah Süreyya ah.
29 Eylül: İki gün sonra kira alacam. Çok heyecanlıyım. İçim kıpır kıpır. İki gün kaldı. Yatacaz kalkacaz yatacaz kalkacaz ve gelsin kira!
30 Eylül: Kira almadığım günlerde kendimi boşlukta hissediyorum. Bu da ayın 29 günü ediyor. Bir ay boyunca evi kiraya verip sadece tek bir gün kira almak çok saçma.
4 Ekim: Onları evden çıkarmak istiyorum. İçimden geldi. Defolup gitsinler evimden. Kendimi iyi hissetmiyorum.
6 Ekim: Almanya’dan oğlum gelecek diyecem onlara. Almanya’da bir oğlum var mı? Emin değilim. O kadar gittik geldik, vardır diye tahmin ediyorum. Umarım iyi bakıyorlardır ona. Canım oğlum benim.
11 Ekim: Evden çıkarttım satanistleri. Kediler artık daha huzurludur.
16 Ekim: Sevgili yalnız ve güzel dairem… Süreyya ile konuştum, birkaç gün içinde sana bir aile bulacaz. Çok mutlu olacaksın. Öğrenci milletinden hayır gelmez. Onlar vahşi. Sana seni yıpratmayacak, az çocuklu, geleni gideni fazla olmayan bir aile bulacam. Asosyal tipler bulacam sana. Misafiri az olacak. Çocuk yapmamaları için elimden geleni yapacam. Çocuk evi aşındırır. Söz veriyorum. Sana en ufak bir hareket yaparlarsa onları mahvederim, anlıyor musun? Çiçeğim benim. Balım. Her şeyim.