Cizre’de görev yapan bir din adamının düşüncelerini son iki yazıda paylaşmıştım. Bugün çözüm süreci için düşündüklerine yer vereceğim:
“İslam’a hizmet eden cemaatler, bu meseleyi görmezlikten geldiler. Bu meselede müspet konuşanları, hakkı ifade edenleri ırkçılıkla suçladılar. Kürt kardeşlerini anlayamadılar, yanlarında olmadılar. Yurt dışına uzak diyarlara gidip hizmet edenler Güneydoğu’daki sorunu görmediler. Devletin milliyetçilik politikası onların gerçekleri görmesini engelledi. Halbuki yanan biziz ve hepimiz bu gemideyiz. Her bir tarafımız kanıyor. Bu kanı durdurmak her birimizin meselesidir. “Bir Müslüman olarak, bu meselede hüküm verirken, adalete göre mi, yoksa akrabalık ve menfaatlere göre mi karar vereceğiz?
“Biz İslami cemaatlere ne oluyor da, bu meselede, devletin milliyetçilik politikasının yanlışlıklarının yanında yer alarak veya sessiz kalarak bu sorunu derinleştiriyoruz?
“Son zamanlarda, İslami camiada bu meselede ilerleme olmakla beraber, yetersizdir.
“Barış dini ve barışı getiren İslam, IŞİD’e payanda yapılamayacağı gibi, Marksizm’e de payanda yapılamaz.
“Kürtler olarak, bölgemizde İslam medeniyetini yok etmeye çalışan Marksist ideolojiyi benimsememiz ve o kisveyi giymemiz mümkün değildir.
“İnsan hakları evrensel bir değerdir. Bunu savunmak en meşru bir haktır. Marksizm akımı Kürt hakları adı altında büyük bir tahribat yapmıştır. Sadece şehirlerimizde değil, kalp ve ruhumuzda hendekler açmıştır. Ahlakımızda derin yaralar açmıştır. Başkanımızın dediği gibi, ‘ Kapıların önündeki hendekleri kapatmak kolaydır. Kalp ve zihinlerdeki çukuru kapatmak zordur. Biz de zannediyoruz ki bu Kürt sorunu. Oysa bu Kürt sorunu olmaktan çıktı. Tamamen başka mecralara aktı.
“Marksist zihniyetin derdi Kürt meselesi değildir. Kürt rengini alan uluslararası bir ifsad hareketidir.
“Bu ideoloji amacına ulaşırsa, Kürtler için yeni bir esaret başlayacaktır.
“Kürt meselesinin biri zor, biri kolay iki çözüm yolu vardır. Zor yolu, PKK ile Kürt meselesini iç içe koyarak, yumak haline getirerek, işin içinden çıkılmaz hale getirmektir. Kolay yol ise PKK ve Kürt meselesini birbirinden ayrıştırmaktır. Ardından Kürt meselesine, insani açıdan, meşru talepler yerine getirilir. Bu meşru talepler yerine getirilirse, PKK’nin altı çöker ve kaynağı biter, bataklık kurumuş olur.
“Bugün Kürt meselesinin ulaştığı boyut, PKK’nın şişirdiği bir balondur. PKK, kanla ve travmaları hatırlatarak bu balona hava vermektedir. Bu hakikati birçok kimse bilmemektedir. Kürtlerin problemleri bu derece büyük değildir. Arzu ve istekleri basit ve insanidir. Kürt halkı yıllarca olayların içinde yaşadığından travma geçirmiştir. Dolayısıyla çözümün bir parçası da psikolojiktir ve zihinseldir.
“Kürtler’in varlığı ne inkarı ve nefreti, ne de bölünmeyi gerektirir.
“Tarafların müspet sesler duymalarının yolu, müspet cümleler kullanmalarından geçer.
“İyiler bir araya gelmeli ve sesleri bir çıkmalıdır. Bu tutum gerilmiş iklimi normalleştireceği gibi, öfkelerin dinmesini ve çözüm konusunda oluşacak yeni sürece, zemin hazırlayabilecek en önemli adım olacaktır.
“ Kabiller’e inat, gelin hep beraber, Habili anlayışı ihya ve inşa edelim. Yusuf’un kardeşleri değil, Yusufi bir tutum sergileyelim. Bizim medeniyetimizin kökeni olan ensar ve muhacir kardeşliğinin özünde olan isarı tecelli ettirelim. Gelin kardeşliğin inisiyatifini kuralım.”