Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin öncülüğünde İstanbul’da toplanan İslâm İşbirliği Teşkilatı tarihi önemde kararların altına cesaretle imza attı.
1967 sınırlarına dayalı Kudüs’ün Filistin Devleti’nin Başkenti olarak resmen tanındığının ilan edilmesi, Siyonist İsrail’in işgalci karakterine yapılan güçlü bir vurguya eşlik eden itirazı da bünyesinde taşıyordu.
Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
Kaba güce dayalı ABD-İsrail projesine karşı saflar belli olmuştur.
Kendini sözde kınamalara rağmen gerçekte ABD-İsrail ekseninde konumlandıranlar, sadece kendi konumlarını değil Siyonist İsrail’in işgalci konumunu meşrulaştıracak bir ideoloji üretmeye başladılar bile.
Kur’an ayetlerini referans alarak geliştirilmek istenen bu yeni ideolojinin ABD-İsrail çıkarlarına hizmeti amaçlayan “Ilımlı İslâm!” projesinin bir parçası olduğunu söylemeye gerek yok.
Devşirilmiş genç prensler ve veliahtlar marifetiyle bu ihanet anlamına gelen yeni siyasal pozisyonu meşrulaştırmak için Kur’an’ın istismar edilmesi pekâlâ anlaşılabilir bir şey.
İşbu ihanet ne ilk ne de son olacaktır.
Geçmişte Kur’an sahifelerinin mızrakların ucuna geçirilerek nasıl hileli bir oyunun parçası kılındığı hatırlanırsa bu “Ilımlı İslâm” ihanetinde Kur’an ayetlerinin kullanılmasında şaşılacak bir olgu olmadığı anlaşılır.
Pek tabii Kur’an’ın bu tür hileli iktidar oyunlarında araçsallaştırılması ne kadar şaşırtıcı gelmese bile ziyadesiyle öfkemizi celbeden bir utanç vesilesi olduğunu hatırlatmak isterim.
***
Şimdi geliyorum Kur’an ayetlerinin Siyonist işgalin meşru ve haklı gösterilmesinde ne şekilde kullanıldığı meselesine.
Bir Arap televizyonunda iki yorumcu tartışıyorlar.
Yorumculardan biri İsrail işgaline ve vahşetine göndermede bulunup eleştiri getirdiğinde üstünde geleneksel Arap giysisi bulunan ötekisi hemen lafı alıp itiraz ediyor.
Diyor ki ezcümle: “Bu dini ve siyasi açıdan çürütülebilir bir iddiadır. Kur’an o toprakları Hz. Musa öncülüğündeki Yahudilere vaat ediyor. Yahudilerin vaat edilmiş topraklara yerleşmesi işgal olarak değerlendirilemez. Bu onların meşru bir hakkıdır. Çünkü Allah o toprakları Yahudilere tahsis etti. Onlardan önce orada bulunan kavimler asıl işgalcidir. O yüzden Siyonistlerin işgalci olduğu türünden köhnemiş sloganlardan hoşlanmıyorum. Arap aidiyetim Siyonist İsrail’i bir devlet olarak tanımama engel değil.”
İşte ABD-İsrail patentli “Ilımlı İslâm”ın Siyonist İsrail devletini meşrulaştıran ideolojik argümanları kabaca bunlar...
Neresinden tutarsanız sorunlu bir yaklaşım…
Dinen, siyaseten ve ahlaken mefluç işbirlikçi bir zihniyetin ürünü bunlar.
Kur’an ayetlerinin tahrifine dayalı “vaat edilen topraklar” ideolojisi aslında Siyonizmin İslâm’a taşınması anlamına geliyor.
Baştan sona tahrife dayalı sorunlu bu yaklaşımı kısaca irdeleyelim isterseniz.
Bir:Siyonizm ile Yahudilik bir değil. Siyonizmin bir siyasi ideoloji olarak Yahudiliği asıl teolojik köklerinden koparttığına dair Yahudi bilginlerinden gelen ciddi eleştiriler söz konusu iken bir Arap Müslüman’ın kalkıp Siyonizm ile Yahudiliği bir tutan bir anlayışa arka çıkıp işgali haklı göstermesi manidar. Bu DEAŞ ideolojisini İslâmiyet’in kendisi gibi gösteren yaklaşımın bir diğer benzeridir.
İki:Firavun’un zulmünden Hz. Musa öncülüğünde kaçan Yahudilere güven içinde yaşayacakları toprakların adres olarak gösterilmesi ne Siyonizm’in “vaat edilen topraklar” ideolojisini, ne de Siyonist İsrail’in işgal ve zulüm politikalarını meşru kılar. Kur’an ayetlerinin Firavun zulümlerini aratır bir zulmün meşrulaştırılması bağlamında kullanılması tam bir sapkınlık ve ahlaksızlık örneğidir.
Üç:Yahudilerin o topraklarda kendi inançları doğrultusunda yaşamaları asla sorun olarak görülmedi. Görülmüyor. Yahudilerin de tarihsel yurdu olan o topraklarda yaşama haklarını savunmak ayrı şeydir, Yahudiliği özünden boşaltıp bir işgal ve zulüm ideolojisine indirgeyen Siyonizm’in iktidarını savunmak ayrı şeydir. Arap işbirlikçinin yaptığı ikinci şeydir. Ve bu Kur’an’ın apaçık tahrifidir.
Dört:Siyonizm’in vaat edilen toprakları içinde Türkiye vb. ülkelerin toprakları da vardır. Ne yani Siyonist İsrail şimdi arkasına ABD’yi alıp bu toprakları işgale kalkışırsa bu işbirlikçi alçak kalkıp aynı şeyleri savunacak demek ki!
***
Diyeceğim o ki bizi hep içimizden vurdular.
Vuruyorlar…
Siyonizm’in Kur’an üzerinden savunulması ve bu bağlamda Siyonist İsrail’in işgal ve vahşet politikalarının meşrulaştırılması yeni bir ihanet projesinin adıdır.