Eş ilişkilerinde en temel şey “eşler arasındaki duygusal bağın nasıl olduğu” meselesidir. Eşler arasında güven, sevilme, eşinin yanında olması, emniyet, bağlılık, kabul gibi duygular baskınsa olumlu bir ilişki örüntüsü olurken; eşler arasında eşine güvenememe, sevildiğinden emin olmama, ihtiyaçlarına karşılık verilmeme, eşin her an çekip gidecek gibi olması, beğenilmeme ve suçlama gibi duygusal algılar varsa olumsuz eş ilişkisi örüntüsü oluşur.
Karşılanmamış duygusal ihtiyaçların oluşturduğu ilişki örüntüsü içinde iki eş de öfke, eleştiri, suçlama, peşinden koşma, içine kapanma ve uzaklaşma gibi tekrarlayıcı ve fonksiyonel olmayan davranışlar gösterirler. Negatif kısırdöngü içinde, aralarındaki bu olumsuz senaryo yüzlerce kez tekrarlar.
Her bir eş olup biten bu yoğun duygular ve tekrarlayıcı davranış örüntüleri içinde kendilerini haklı, eşini haksız gören bir bakış açısı geliştirir. Bu olup biten açıklama modeli kişi için kesin bir gerçek haline gelir. Bu aşamada eşler haklılık haksızlık mücadelesi içine girerler. Birbirlerine, çevrelerindeki insanlara kendi bakış açılarının ne kadar haklı olduğunu anlatmaya başlarlar.
***
Olumsuz yoğun duygular, tekrarlayıcı fonksiyonel olmayan davranışlar ve kendini haklı görme düşünceleri birleşerek eş hakkında ve evliliği hakkında güçlü kanaatler oluşmaya başlar. Eşin genellikle zayıf yönleri ön plana çıkartılıp, güçlü yönlerinin geri planda tutularak olumsuz bir eş portresi çizilir. Bu aşamada evliliğin hikayesi de yeniden yazılır. Evlilik boyunca yaşanan olumsuz yaşantılar zihne üşüşür, olumlu anılar arka planda kalır. Kişi sonunda evliliğinin de eşi gibi iyi olmadığı ve bu ilişkininin yürümeyeceği veya düzelmeyeceği kanaatine ulaşır.
Artık daha önceden de akla aralıklı gelen boşanma ile ilgili düşünceler yoğun bir şekilde gelmeye başlar. Eşler boşanıp boşanmama ile ilgili düşüncelerle boğuşur hale gelirler. Evliliğin veya boşanmanın artı eksileri, imkanlar ve zorlukların hesabı yapılmaya başlanır. Bu aşamada kişiler karar alma sürecindedirler. Hele hiçbir şeyin düzelmeyeceğine dair umutsuz kanaatler oluşmuşsa, duygusal kırgınlıklar oluşmuşsa, üstüne de travmatik yaşantılar eklenmişse boşanma için avukata gitmeye yönelirler. Bir kısmı da son çıkış olarak evlilik terapisine gitmeyi seçer.
Evlilik terapisine gidip gitmeme ile ilgili duygu ve düşüncelerde ikirciklidir. Genellikle eşler arasında evlilik terapisi alma isteği açısından da farklılıklar vardır. Eşlerden biri daha istekli iken, bu genelde kadın az bir vakada ise erkektir, diğeri pek istekli değildir. Bu aşamada evlilik terapisine gidip gitmeme mücadelesi verilir. Bir kısmı bu aşamada evlilik terapistine bir kısmı avukata bir kısmı da işi sürüncemeye bırakma eğiliminde olur.
Evlilik terapisi alma kararı çıksa bile işler kolay değildir. İki tarafında güvenilir bulduğu, ekonomik ve zaman olarak ulaşılabilir birini bulmak gerekir. Evlilik terapisine başlansa bile devam etmek de çetin bir süreçtir. Eşler terapinin ne kadar ve kimin işine yaradığı konusunda sürekli bir değerlendirme içinde olurlar. Eşlerin bir kısmı gerçekten de evlilik terapisinden faydalanır. Diğer bir kısmı son çabalarını da yaptıklarını düşünerek avukatlarına gitme kararı alırlar.
Avukata gidildiğinde eğer anlaşmalı boşanıyorlarsa kırgın bir uzlaşma ile boşanabilirler. Eğer uzlaşma yoksa avukatların eşliğinde fena bir savaş başlar. Genellikle savaş acımasızdır. Bütün kirli çamaşırların belgelenmesi ve suçlama üzerine bir mücadele oluşur. Eşler bu aşamada çıkarları için acımasızca savaşan düşman ülkeler gibi olurlar. Eğer çocukları varsa bu savaş boşanma sonrası da devam etme eğiliminde olurlar.