Televizyonu tam da o anda açtım. Belki açtığımda sakin sakin politik analizler yapılıyor olsaydı, güzel bir film bulma ümidiyle kanalları dolaşmaya devam eder, takılıp kalmazdım. Yakından tanıyanlar bilir. Akşamları evde haber programları, tartışmalar falan izleyen biri değilim. Anlayacağınız tesadüfen yakaladım. İYİ Partili Aytun Çıray telefona bağlanmış bir şeyler anlatıyordu. Sonra bir kısa durdu ve Hulki Cevizoğlu'na hitaben; "...Hulki Bey ben size anlatabilir miyim?..." dedi. Stüdyo bir anda buz kesti. CNN Türk'ün kadrolu moderatörü Başak Şengül'e de değil diğer katılımcılar Melik Yiğitel, Hasan Basri Yalçın ve Hakan Bayrakçı'ya da değil. Hulki Cevizoğlu'na anlatmak istiyordu Aytun Çıray. Sonra bu talebini ete kemiğe büründürmek için daha net bir tavır ortaya koydu ve "sizinle uğraşamam" dedi. Sizinle dediği kim? Suyun aktığı istikametten anlaşılıyor ki ya Melik Yiğitel ya da Hasan Basri Yalçın. Bu sözü duyduğu anda TürkMedya Ankara temsilcisi dostum deneyimli gazeteci Melik Yiğitel çileden çıktı. "...Ne demek 'Sizinle uğraşamam' demek, bu lafları çoluk çocuğa bile söylemiyoruz biz..." diyordu Melik. Aytun Çıray aldığı tepkiyle telefonu kapattı ve gitti. Ama tartışma bitmedi. Şimdi burada sizden iki dakika rica ediyorum. İki dakika geri çekilip o sahneye dışarıdan bir bakın lütfen...
**
Melik isyan ediyor. Hakan Bayrakçı ve Hulki Cevizoğlu Melik'i yatıştırmaya çalışıyor. Başak Şengül ise daha görünür bir pozisyon almış Melik'e tepki gösteriyordu. O anlarda kimse Aytun Çıray'ın haddini aştığını falan söylemiyordu. Açık söyleyelim, Hulki Cevizoğlu da dâhil kimse Aytun Çıray'ın yanlış yaptığını düşünmüyordu işin doğrusu... Herkesin hakim tavrı, Melik'in biraz abarttığı yönünde. Neden biliyor musunuz? Çünkü ta en başından bir kodlama hatası var. İsimlere çok takılmayın. Bugün Aytun olur yarın Aykut ya da bir başkası. Bugün Melik'tir hedef alınan yarın Ersoy da olabilir.
**
Aytun Çıray isimli bir beyaz, Melik Yiğitel gibi bir zenciyi susturmuş ya da onu muhatap almayarak orada bulunan bir başka beyaz olan Hulki Cevizoğlu'na dönüp konuşmayı tercih etmiş. Bembeyaz ekranın beyaz ekran yüzü ise ne Aytun Çıray'ın tavrında bir hata görmüş ne de Melik'in haklı tepkisinin nedenini anlayabilmiş. Çünkü dedim ya, kodlama yanlış. Beyaz adam, "Sizinle uğraşamam" demiş, ne var ki bunda?
**
Bakın çok net bir tablo var karşımızda. Misal Ertuğrul Özkök'ün, Ege kıyısında bir yazlığı Beykoz'da da bir villası olabilir. Bu kimseye şaşırtıcı gelmez. Fakat aynı mesleki deneyime sahip benzer yayın organlarında benzer görevlerde bulunmuş bir zenci yanlışlıkla bahçeli bir evden fotoğraf paylaşsın, "Sen nereden buldun oralarda yaşayacak parayı?" derler. Güneri Cıvaoğlu ile Bekir Coşkun'la ya da diğerleri ile aynı şartlarda çalışmasına tahammül edilemez. Melik ya da onun temsil ettiği kesim sözü bölünebilir, azarlanabilir, muhatap alınmayabilir. Aynı Aytun Çıray aynı yok saymayı Uğur Dündar'a yapsın bakalım, ne tepki alıyor. Program moderatörü de benzer bir kodlamadan geldiği için o anda olan bitene bir anlam veremedi. Ne, telefondaki ismin o dışlayan tavrını çözebildi, ne de Melik Yiğitel'in tam olarak neye tepki gösterdiğini. Mücahit Birinci'nin atkısı pahalı bir markaymış. Dillerine dolamışlar. Neden? Peygamber sevdalısı Yavuz Bahadıroğlu'nun oğlu olduğu için. Oysa bir CHP'linin bindiği arabanın markası, oturduğu semt, gittiği gece kulübü hiç tartışma konusu oluyor mu? Kimse Murat Ongun'a soruyor mu mesela üzerindeki takım elbiseyi kaça aldın nereden aldın diye. O alır kardeşim. Ona yakışır. 20 Yıl oldu halk devrimi gerçekleşeli. Ama zihinsel dönüşüm daha tamamlanmış değil. O da olacak, yavaş yavaş. Hiç acelemiz yok.